Birçok yerde, ölünün kırkıncı veya elli ikinci gecesi münâsbetiyle merâsim tertip edilip sadaka verilir. İslâm dininde bunun yeri var mıdır? Anadolu’nun büyük bir kısmında 7’nci, 40’ıncı ve 52’nci gece gibi uygulamalara maalesef sıkça rastlanmaktadır. Bu gecede merhum için belli duâ okunuyor, bir takım mahallî âdetler icrâ ediliyor. Mevtâ için neden böyle bir tarih tesbit ediliyor? Yâni niçin kırk değil de 52?nci gece tâyin ediliyor? Bunun belli bir sebebi var mıdır?.
Hepimizin ölenleri ve önden gidenleri oluyor.Veya olacak. Onlar için bir şeyler yapıyoruz, yapmamızda lazım. Bizde ahiret yolcusuyuz. Bir gün bizde öleceğiz. Geriye kalanlardan beklentimiz olacak. Onların bizim için bir şeyler yapması gerekecek. Ama doğru olanı yapmak her zaman iyidir. Bunun için ölü için ölüm için yapılan şeylerin doğru yapılması lazım.
Ölünün kırkıncı ve elliikinci gecesi ile ilgili hiç bir şey varid olmamıştır. Böyle geceler için özel merasim tertip etmek doğru değildir. Cahil halkın uydurduğu bir bid’attır. Meyyit için duâ ve tasadduk etmek her zaman iyidir. Şu veya bu geceye tahsis edilmez.
Lakin ölünün ardından sadaka vermek iyilik yapmak dua etmek her zaman iyidir. Bu konuda Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlardır ki: “Ölünün mezardaki hâli, imdat diye bağıran denize düşmüş kimseye benzer. Boğulmak üzere olan kimse, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, meyyit de babasından-anasından, kardeşinden-arkadaşından gelecek bir duayı gözler. Kendisine bir dua gelince dünyanın hepsi kendisine verilmiş gibi sevinmekten daha çok sevinir. Allah Teâlâ, yaşayanların duaları sebebiyle, ölülere dağlar gibi çok rahmet verir. Dirilerin de ölülere hediyesi onlar için duâ ve istiğfar etmektir.”(Ebû Mansur, İbn Abbas radıyallahü anhüma’dan rivayet etmiştir)