Oruçluyken eşi tarafından zorla cinsel veya mecburi cinsel ilişki yaşayan kişilerin hükmü nedir. Bu gibi sorular genelde Ramazan aylarında çok rastlanır. Oruç, İslam dininin beş şartından biridir. Oruç, bir şey yemek, içmek ve cinsel ilişkide bulunmaktan dolayı bozulur. Güneş battıktan sonra herhangi bir oruca niyet edilmesi halinde, ikinci fecre kadar yeme, içme ve cinsel ilişkide bulunmak niyete ve oruca zarar vermez. Çünkü bu niyet ikinci fecirden itibaren başlayacak olan oruç ibadeti için yapılmıştır.
Yukardaki sorduğumuz soruya gelirsek Kadının kocası tarafından cinsel ilişkiye mecbur kılınması. Bu durumda günah yalnız erkeğindir. Erkek için hem kaza hem keffaret gerekirken, kadın için yalnız kaza gerekiyor.
Muğni’l-Muhtâc’ın yazarı şöyle demiştir:
“Her kim, hanımıyla iki gün üst üste cinsel ilişkiye girerse, kendisine iki keffâret gerekir. Çünkü her günün ibâdeti ayrıdır. İki günün keffâreti birbirine karışmaz. Eğer aynı günde birden fazla cinsel ilişkiye girmişse, birden fazla keffâret gerekmez.”
Allah Teâlâ, insana taşıyamayacağı bir yükü yüklemez. Sorunuzda işâret ettiğiniz hadis, Ebû Hureyre’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunmuştur.
O şöyle demiştir:
“Bizler, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in yanında otururken ansızın bir adam çıkageldi ve: Ey Allah’ın elçisi! Helâk oldum! dedi. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-:
Seni helâk eden nedir? diye sordu.
Adam: (Ramazan’da) oruçlu olduğum halde eşimle cinsel ilişkiye girdim, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: Bir köle azat edebilir (hürriyetine kavuşturabilir) misin? diye sordu. Adam: Hayır, köle azat edemem, diye cevap verdi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: Öyle ise aralıksız iki ay üst üste oruç tutabilir misin? diye sordu. Adam: Hayır, tutamam, diye cevap verdi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: Altmış yoksulu doyurabilir misin? diye sordu. Adam: Hayır, doyuramam, diye cevap verdi.
Ebu Hureyre dedi ki: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bir süre öyle bekledi. Bizler bu hal üzereyken Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-‘e içerisinde (on beş sa’ alabilen) hurma dolu bir zenbil getirildi. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-: Soruyu soran nerede? diye sordu. Adam: Benim, diye cevap verdi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: Bunu al ve sadaka olarak dağıt, buyurdu. Adam: Benden daha fakir birisine mi sadakayı vereyim ey Allah’ın elçisi! Allah’a yemîn ederim ki, Medine’nin karataşlı bir ucundan diğer bir ucuna kadar âile halkı benden daha fakir hiç kimse yoktur, dedi. Bunun üzerine Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- azı dişleri görülünceye kadar güldü. Sonra o adama: (Öyleyse) kendi âile halkına yedir, buyurdu.” Buhârî, hadis no: 1936