Öşür bir zekâttır. Diğer zekâtlarda olduğu gibi, verilmesi için zenginlik tahakkuk etsin diye, verilmesinin vücûbu için nisab şarttır. Öşrü vermenin farz oluş vakti, Ebû Hanîfe’ye göre ürünün göze görünür hale geldiği vakittir.
Hz. Peygamber’in toprak ürünlerinin zekâtı ile ilgili aşağıdaki şu hadisi hemen bütün hadis ve fıkıh kitaplarında zikredilir:”Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde öşür (1/10), kova (el emeği) ile sulananlarda nısf öşür (1/20) vardır” (Buhârî, “Zekât”, 55).
Öşrü -zekâtı- çıkarılmamış mahsulde alışveriş gibi bir tasarrufta bulunmak Şâfiî mezhebine göre caiz değildir. Çünkü muhtaç olan kimseler bu malda ortak sayılır.
Binâenaleyh adı geçen malın zekât miktarında yapılan tasarrufu batıldır. Onu geri çevirmek icabeder (6).
Hanefî mezhebine göre de öşrü çıkanlmayan malda tasarruf etmek haramdır. Tasarruf edildiği takdirde öşür -zekât- miktarı, satanın zimmetine geçer, onu ödemesi gerekir (7).
Öşür yükümlüsünün müslüman olması gerekir. Gayrı müslümlerden öşür vergisi alınmaz. Mümeyyiz ve gayrı mümeyyiz küçüklerle akıl hastalarının ürünleri de, arazı, öşür arazısi olunca öşre tabidir. Çünkü öşür bir ibadet olmaktan çok, nimetin külfeti kabılinden sayılmıştır. Halbuki öşür dışındaki diğer zekât yükümlülerinin âkıl ve bâliğ olmaları şarttır. Bu konuda ibadetle yükümlü olmayanların zekâtla da yükümlü olmayacakları prensibi benimsenmiştir (es-Serahsî, a.g.e., III, 4; Ibn Nüceym, el-Bahru`r-Râik, el-Matbaatül-Ilmiyye, (t.y), II, 254).
Sonuç olarak, insan eliyle yetiştirilen ve ekonomik değeri olan tüm tarım ürünlerinin prensip olarak onda bir veya yirmide bir oranında zekâta tâbi olması daha uygundur. Hadîs-i şeriflerde bazı tarım ürünü çeşitlerinin isim olarak belirtilmesi, “örnek kabılinden” sayılabilir. Amaç, toprakta insan emeğiyle yetiştirilen ürünlerin bir bölümünden yoksul kesimi yararlandırmak ve bu arazılerden yararlananlara bir vergi yükü getirmek olduğuna göre, bu prensibi tüm toprak mahsullerine uygulamak gerekir. Toprak sahibinin yoksulluk sınırını aşması için bir ton’luk nisap muâfiyetinden yararlandırılması da hakkanıyete uygun düşer.
(6) el-Envâr, c. 1, s. 148
(7) el-Fetavâ, el-Hindiyye, c. 1, s. 187