PEYGAMBERİMİZ KADIN DÖVMEYE NE GÖZLE BAKIYOR?
Kadını Dövmek ile ilgili bir çok Hz. Peygamberimizin hadisleri bulunmaktadır. Dinimizde erkeğin adını dövmesi hoş karşılamamıştır. Geçmişten bu güne kadar bir çok alim kadını dövmek ile ilgili sözler söylemişler’de kimine tesir etmiş kimine tesir etmemiştir.
Kur’an erkeklere, “Gidin eşinizi dövün” demiyor. Ayetin ilgili kısmında şöyle deniyor: “Dik başlılığından yıldığınız kadınlara gelince onlara evvela öğüt verin, vazgeçmezlerse yatakta yalnız bırakın ve bunlarla da yola gelmezlerse onları hafifçe dövün.” Öncelikle ayet, dik başlılık gösterip sürekli huzursuzluk çıkaran kadınlarla ilgilidir.
Dinimizde iyi Müslüman olmak için hanımıyla iyi geçinmek şarttır. Allah “Kadınlarla iyi geçinin.” (Nisâ, 4/19) emrine göre, onlarla iyi geçinmek için önce onlara güzel ve tatlı söz söylemek, sonra da elden geldiğince iyi ve nâzik davranmak gerekir.
Resûlullah Efendimiz (asv)’in “Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Allâh’tan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh’ın bir emâneti olarak aldınız.”
Resûlüllah Efendimiz, kendi sünnetinde, özel hayatında asla dövme örneği vermemiştir.
Kur’an-ı Kerimin en canlı ve sarsılmaz müfessiri, yorumcusu Peygamberimiz (sav)’dir. Kur’an’da geçen kelimeleri O’ndan daha doğru ve net şekilde anlayan birini düşünmek mümkün değildir.
Öyle ise kadm dövme konusunda Peygamberimiz (sav)’in aile hayatına bir bakalım. O’nun bunca sıkıntıları birlikte yaşadığı aile hayatında var mı böyle bir vurma olayı?
Efendimiz (sav)’in aile hayatında dövmeyi hoş görmeyi bir yana bırak; dövmeyi yasaklayan nice irşad ve ikazlarım görmek mümkündür.
Akşam yatağma alıp da birlikte yatacağı ailesini gündüz döven adamı ayıplayan sözlerinden sonra şöyle buyurmuştur:
– Bana göre sizin hayırlınız, ailesine hayırlı olan, anlayışlı sabırlı hoşgörülü davranandır.
Bundan sonra anlayışlı davranma örneğini de bizzat kendi yaşadığı aile hayatından şöyle vermiştir:
Bir defasında Aişe validemizle bir konuda anlaşamamışlardır. Aişe validemiz öyle değil şöyle der. Efendimiz de hayır öyle değil böyle der.
Akla gelir ki Efendimiz (sav) sert bir karşılık vererek hanımını susturup sonucu dediği şekle bağlamışür. Hayır, gerçek öyle değildir. Efendimiz’in teklifi şöyle olur:
– Aişe! Sen öyle değildir böyledir diyorsun; ben ise hayır öyle değil şöyle, diyorum. Bu işin sonu nasıl olacak? İstersen babanı çağır, durumu ona anlatalım, onun
hakemliğine razı olalım. O ne derse öyle olsun. Razı mısın?
“Elbette,” diyen Aişe validemizin babası Hz. Ebu Bekir gelir, aralarında hakem olur.
İşte bu sırada ibretli bir diyalog cereyan eder:
Efendimiz (sav):
– Sen mi önce anlatacaksın ben mi? diye sorduğunda Aişe validemiz:
– Sen anlat; ama doğru anlat! deyiverir.
Bu “doğru anlat”, sözü baba Hazreti Ebu Bekr’in beyninde şimşek gibi patlar ve der ki:
– Allah’ın Rasûlü eğri de anlatır mı ki böyle bir şart ileri sürüyorsun?
Bundan sonra elini kaldırıp kızma vurmak isteyen babaya Efendimiz (sav)’in ikazı şöyle olur:
– Ya Eba Bekir, biz seni buraya aramızda hakem olasın diye çağırdık, yoksa kızını dövesin diye değil!
Böylesine haklı bir zeminde bile Efendimiz (sav) dövmeye, dövülmeye izin vermemiş, rıza göstermemiştir. Kendi sünnetinde, özel hayatında da asla dövme örneği vermemiştir.