Güneydoğu illerinde bulunan halkın çoğu Şâfiî’dir. Şafiî mezhebine göre toprak mahsullerinin zekâtı hububat olarak verilmesi lâzımdır. Orada sakin olan kimselerin birçoklarının vermekle mükellef oldukları zekât da büyük bir yekûn tutar. Fakir ve müstahaklara dağıtmak için zaman lâzımdır. Özellikle bu zamanda biçim işi, biçer-döverlerle olduğundan bir iki gün gibi kısa bir zaman içerisinde hasad sona erer. Tarlada veya harmanda zekâta müstahak olan kimseleri beklemek çok zordur. Bunların Hanefî mezhebini taklid edip mahsulü satarak veya kıymeti üzerinden para vermeleri caiz midir?
Mezheplerin hepsi haktır ve hepsi de doğrudur. Bu bakımdan şu mezhep diğerinden daha üstündür gibi bir düşünce yanlıştır. Taklit: Bir mesele hakkında, bir müctehidin -delilini bilmeden- ictihadına göre amel etmektir. Bir kimse, akil baliğ olduğunda dört mezhepten birisini taklit etmek hususunda serbesttir.
Daha önce de benzeri meselelerde belirttiğimiz gibi Şâfıî olan kimse Şâfıî mezhebine uygun olarak hareket etse daha iyidir. Fakat her dört mezhep hakmdiığuna göre bunlardan Hanefî mezhebini taklid etmekte de beis yoktur.