Her müslüman hemen hemen bilir ki Efendimiz Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesselam adı anıldığında, duyan her kişi salavat getirmesi ihmal edilmez bir görevi, unutulmaz bir vefa borcudur. Bu nedenle salavatın değerini ve önemi anlamak için Peygamberimizin buyurduklarından bunu net ve açık olarak anlayabiliriz. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'(s.a.v.)’e salatu selam getirmek için sadece “Allahümme salli ala Muhammed” demek de yeterlidir. Peki duyupta hiç söylememek nasıl bir davranış olur diye aklınızdan geçerse. Bunu’da Hz peygamberimizin bir hadisi şerifi ile nakledelim. “Yanında benim adım anılıp da bana salavat getirmeyenin burnu yerde sürtülsün.”
Şifa-i Şerif sünnet kitabında Hz Peygamberimiz Sallahu aleyhi vesselam buyurur ki “Bana salavat getirilmeyen bir toplantıda oturan bir topluluk, cennete girselerdi, salavat getirmenin derecesiz mükafatını göreceğinden, şüphesiz ki derin bir pişmanlık ve özlem içinde olacaktır.”
Salavatın farz, vacip ve sünnet olma durumlarının tamamı dikkate alındığında, Müslümanın bu büyük kaybına ve zararına “burnu sürtülsün” ifadesiyle dikkat çekilmiştir. Aynı zamanda salavattan istifade etmeye de büyük bir teşvik yapılmıştır. Evet Kuranı Kerim’de ahzap suresi 56. ayette salavatın ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz.
“Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler, siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.” (Ahzab, 33/56)
Peygamberimiz (s.a.v) diyor ki:
“(Ölüm veya kıyâmet ile gün ve geceleriniz kararmadan) aydınlık gün ve gecelerde bana salâtü selâm getirin. Gece ile gündüz getirdiğiniz bu salât ve selâmlarınız bana erişir. Çünkü şüphesiz ki, peygamberlerin vücutları çürümez.”
Bana salât ve selâm getiren her mü’min’in bu salât-u selâmını bir melek alarak bana iletir ve de sahibinin adını bildirir. Hatta, “Ey Allah’ın elçisi!.. Falan oğlu filan size salâvat getirdi” der.