Senet bono ve çek satmak veya satın almak caiz midir
Günümüzde yaygın olduğu üzere çek ve senet kırdırma, günü gelmeden önce tahsil edebilmek için üzerinde yazandan daha düşük bir miktara çeki veya senedi bozdurmaktır. İslam`a göre senet, çek; gerçekte para sayılmamaktadır. Para sayılmadığı için de temelde bu tür şeylerle alış veriş yapmak caiz değildir. Senet, bono ve çek satmak veya satın almak caiz değildir. Çünkü bunlar para veya metâ’ değiller. Ancak zimmetteki parayı sağlama bağlamak için birer teminattır.
Mâlik şöyle rivâyet etmiştir: Mervan bin Hakem’in zamanında bir çeşit çek çıkmıştı. Halk, karşılığını almadan birbirine satmaya başladılar. Bunun üzerine Zeyd bin Sâbit bazı sahâbe ile birlikte Mervân’a gittiler: “Ey Mervân, faiz ile alış veriş yapmayı mübâh mı kılıyorsun?” dediler. Mervân: “Allah’a sığınırım, bu ne demektir” dedi. Sahâbeler: “Halk, karşılığını almadan bu çeklerle alış veriş yapıyor” dediler. Bunun üzerine Mervân, emniyet mensuplarını gönderdi, onlarla alış veriş yapanları ta’kip ederek mallanellerinden alıp sahiplerine iâde ettiler (34).
Ayrıca şimdi olduğu gibi, Osmanlılar zamanında da maaşı bey-tü’l-maldan veya vakıf gelirinden verilmek üzere memur ta’yin ediliyordu. Memura, takdir edilen aylığa “Camekiye” denilirdi. Camekiye’nin satışıyla ilgili İbn Âbidîn şu fetvayı nakil ediyor: Musannife Camekiyenin satışı soruldu. Yani adamın birinin mâliyeden alacağı aylığı vardır. Henüz vakti gelmeden ihtiyacından dolayı, miktarından daha düşük bir para ile satıyor, böyle bir satış caiz midir?
Musannif şöyle cevap verdi: Alacaklı, alacağını verecekliden başka bir kimseye satamaz (35).
Ancak birisinin başkasına vereceği olduğu gibi, başkasından alacağı da olur. Borcunun vadesi ile elindeki çekin vadesi birbirine tevafuk ederse, bu çeki alacaklıya verebilir. Bu çek satışı değil, borcun havalesi sayılır.
Hülâsa sened, bono ve çek satılmaz, alınmaz ve zekât olarak verilmez. Yalnız devletin verdiği çek ve bono -va’deleri geldiği takdirde- ile para arasında fark yoktur. Va’deleri gelmemiş ise satılması caiz değildir.
Dipnotlar
(34) al-Muvattâ, bey’ s. 397
(35) Durru’l-Muhtâr c. 4, s. 14