Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre sahih değildir. Hanefî ile Mâlikî mezhebine göre ise caizdir. Müdaribin de müdarebe malından bir şey satınalması da böyledir.
Yalnız Hanbelî mezhebine göre kazanç elde edilmemişse müdaribin müdarebe malından bir şey satın alması caiz olur. Yani bu noktada Hanbelî mezhebi Hanefî mezhebiyle aynı görüşü paylaşmaktadır (Cihad fî Refi Bel ve’l-Riba s. 92).
Mudarebe çeşitleri:
Mudarabe ortaklığı, tarafların özel şartlar koyup koymamasına göre, mutlak ve mukayyed olmak üzere ikiye ayrılır.
1) Mutlak mudarebe: Sermaye sahibinin ana parayı, mudaribe verirken, onu ticaret işinde serbest bırakması, sadece kârın paylaşılma şeklini belirlemekle yetinmesidir. “Şu sermayeyi al, yıl sonunda kârı yarı yarıya paylaşmak üzere mudarebe yoluyla çalıştır” sözleriyle bu ortaklık doğar.
Burada mudarib (işletmeci), sermayeyi çalıştırırken, islâmi hükümlere uymayı da üstlenmiş olur. Kasıt, kusur veya ihmalı bulunmadıkça, meydana gelecek zarara, sadece emeğinin karşılığını alma şeklinde katlanır. Çünkü güvenilen (emîn) kimsedir (el-Kâsânî a.g.e., VI, 87; Mecelle, mad.1406).
2) Mukayyed mudarebe: Sermaye sahibi, ana parayı mudareb`e verirken özel bir takım şartlar koyabilir. Abbas b. Abdülmuttalib`in mudareb`e koyduğu bazı şartları Hz. Peygamber`in tasvip ettiğini yukarıda belirtmiştik. Hz. Ömer`in yetim mallarını, Hakim b. Hızâm`ın kendi mallarını mudarebe`ye verirken de, özel şartlar öne sürdükleri nakledilmektedir (es-Serahsî, a.g.e., XXI,18). Diğer yandan Nebi (s.a.s):
Müslümanlar kendi aralarında belirledikleri şartlara uyarlar. Ancak helâlı haram, haramı helâl kılan şart müstesnadır” buyurmuştur (Buhârî, Icâre, 14; Tirmizî, Ahkâm, 17; Ebû Dâvud, Akdiye, 12). Tarafların düzenleme yapmadıkları hususlarda örf varsa, ona uyulur. Mecelle`de şu kaideler bunu ifade eder: “Örfen ma`ruf olan, şart kılınmış gibidir” (mad. 43). “Beynettüccâr ma`ruf olan şey beynlerinde meşrût gibidir” (mad. 44). “Örf ile tayın nass ile tayın gibidir” (mad. 45).