Ortaklardan biri istediği zaman şirketi feshedeblir. Ortaklardan birinin ölümü, delirmesi veyâ bayılması hâllerinde ise şirket bâtıl olur.
Kâr aralarında olmak üzere iki veyâ daha fazla kişilerin ticâret maksadıyla bir mal’-da ortaklık kurma anlaşmasına şirket denir. Bu ortaklığa «Şeriket-ül-inan». denir.
Şirketin şartları dörttür :
1) Ortaklık konusu olan her iki mal’ın cins ve nevi’de bir olması.
2) Akitten önce birbirinden ayrılamayacak şekilde iki malın karıştırılması.
3) Ortaklar, malı karıştırdıktan sonra tasarruf için her biri, diğer arkadaşına izin vermeli.
4) Kâr ve zararın, malların oranına göre paylaşılması.
Hadis-i şerif, İslâmiyetin ortaklığı caiz gördüğüne delâlet etmektedir. Kur’an-ı Kerim’de de buna delâlet eden âyetler vardır. Meselâ bir âyette: “Onlar terekenin üçte birinde ortaktırlar”[195] buyurulmaktadır. Bir başka âyetin meali de şöyledir: “Mallarını karıştırmış olan birçok ortaktan bazısı, bazısının hakkına tecavüz eder durur. İman edip salih amelleri işleyenler müstesna, bunlar ise ne kadar da azdır.”
Ayrıca Hz.Peygamber (s.a)’in fiilî tatbikatı da şirketin caiz olduğunun delillerindendir. Sâib isminde bir zat, Mekke-i Mükerreme’nin fethi günü Hz.Peygamber (s.a)’in huzuruna gelerek; “Ya Rasûlallah, beni tanıdınız mı?” diye sormuş, Efendimiz de: “Seni nasıl tanımam, sen benim ortağım idin, sen hayırlı bir ortaktın. Ne müdâra eder, ne de mücadelede bulunurduk.” buyurmuştur.
Üzerinde durduğumuz hadis-i şerifte’, Allah (e.c)’ın; “Birbirine hıyanet etmeyen dürüst ortakların üçüncüsü olduğu, hıyanet etmeleri halinde de aralarından çekileceği” haber verilmektedir.
Allah’ın onlara ortalc olmasından maksat; mallarını koruması, bereketlendirmesi, rızıklarım arttırmasıdır. Aralarından çekilmesinden maksat da bereketin ortadan kalkmasıdır. Bir rivayette, “aralarına şeytanın gireceğine” dair bir ilâve yer almıştır.