Şuf’a nakkı zaman geçirilmeden talep edilmeli. îmkânı olduğu hâlde geciktirirse şuf-a hakkı bâtıl olur. Hasta, hazır olmayan ve tu-tuklunun vekil tutmaları veyâ şuf’aya tâlib olduklarına dâir şâhid tutmaları gerekir. Yoksa haklan sâkıt olur. Şuf’a hakkına sâhib olanlar bir kaç kişi iseler, herkes kendi hissesi nisbe-tinde şuf’a hakkına sâhib olur.
Şuf’a bir bedel karşılığında yeni ortak için gerçekleşen mülkiyet hakkının eski ortak tarafından zorla alınabilme yetkisine denir.
Fıkıhçıların çoğunluğuna göre şuf’a hakkı olan mal yalnız üzerindeki mallarla birlikte arsa ve arazi olan akardadır. Gemi ve benzeri taşınabilir mallarda, vakıf akarında ve emîrî arazide şuf’a hakkı olmaz (Mecelle madde 1017). Zâhirî hukukçulara göre diğer eşyada da bu hak geçerlidir. Ebû Hanîfe bölünmez akarda şuf’a hakkının olduğu görüşündedir. Bir şahsın şuf’a hakkına sahip olabilmesi için öncelik sırasına göre; a) satılan akarda ortak olması, b) satılan akara mahsus irtifak haklarında (o akara âit yol, su kanalı gibi şeyde) ortak olması, c) satılan akara komşu olması gerekir. Hisse sahibi ortağa “şerik”. İrtifak hakkı ortağına “halît”. Bitişik komşuya da “car-ı mülâsık” denir.