Şuf’a bir bedel karşılığında yeni ortak için gerçekleşen mülkiyet hakkının eski ortak tarafından zorla alınabilme yetkisine denir.
Şuf’a hakkı iki şey ile sabit olur.
1) îfrazsız ortaklıkla sâbit olur. Komşulukla şuf’a sâbit olmaz. Ayrıca bölünmeyi kabûl etmeyen şeylerde de şuf’a hakkı yoktur. Bu nedenle kuyu, hamam ve değirmende şuf’a câri olmaz.
2) Akar ve ağaçlar gibi gayr-i menkûllerde şuf’a sâbittir. Yeni ortağın aldığı fiyatla, es ki ortak sözkonusu akar parçasını kendi mülkiyetine alır.
Şâfiîlerin şuf’a tarifi ise şöyledir: Meydana gelecek bir zararı önlemek için eski ortak lehine ve yeni ortak aleyhine tanınan, bir bedel ile sahip olduğu şeyi zorla mülk edinme hakkıdır (er-Reml, Nihâyetü’l-Muhtâc, Mısır 1386/1967, V, 194). Bu tarif yalnız ortak olan kişinin şuf’a hakkını ifade etmektedir. Çünkü Hanefiler dışındaki çoğunluğa göre yalnız ortak için şuf’a hakkı tanınmış, komşunun şuf’a hakkından söz edilmemiştir.
Fıkıhçıların çoğunluğuna göre şuf’a hakkı olan mal yalnız üzerindeki mallarla birlikte arsa ve arazi olan akardadır. Gemi ve benzeri taşınabilir mallarda, vakıf akarında ve emîrî arazide şuf’a hakkı olmaz (Mecelle madde 1017). Zâhirî hukukçulara göre diğer eşyada da bu hak geçerlidir. Ebû Hanîfe bölünmez akarda şuf’a hakkının olduğu görüşündedir. Bir şahsın şuf’a hakkına sahip olabilmesi için öncelik sırasına göre; a) satılan akarda ortak olması, b) satılan akara mahsus irtifak haklarında (o akara âit yol, su kanalı gibi şeyde) ortak olması, c) satılan akara komşu olması gerekir. Hisse sahibi ortağa “şerik”. İrtifak hakkı ortağına “halît”. Bitişik komşuya da “car-ı mülâsık” denir.