Seyru sülûk, tasavvufta bir terbiye disiplinini ifade eder. Gerçek bir mürşide biat ederek tasavvuf ilminin konusu olan zikir, fikir, ihlâs, muhabbet ve benzeri şeyleri yaşayıp tatbik etmek ve o mürşidin eğitimine tâbi olmaktır. Peki aklımıza şöyle bir soru gelirse; Sülük etmek isteyen kimse mürşide el verip tevbe etmek suretiyle biat eder. Dinde bunun yeri var mıdır?
Bazıları ise: “Ben tek başıma tevbe edemez miyim? Tevbe için başkasınabaşkasına ihtiyacım yok. Allah ile kul arasına kimse giremez diye itiraz ve tenkitte bulunmaktadırlar. Peki İlk bakışta çok makul gözüken bu itiraz ve tenkit gerçekte ne kadar haklı?…
Bütün biat şekillerinin özünde yatan temel ilke, kalbin teslimiyeti ve sağlam niyettir. Sülük etmek isteyen kimsenin mürşidine el vermek ve huzurunda tevbe etmek suretiyle kendisiyle biât etmenin İslâm’da yeri vardır. Zira erkekli, kadınlı sahabeler de Peygamber’e (sav) birkaç kere biât etmişlerdir. Sâlik de mürşidin huzurunda o güne kadar işlemiş olduğu günahlardan tevbe ederek nedâmet ettiğine ve ondan sonra kötülük yapmayacağına, yalan söylemeyeceğine, kimsenin malına tecâvüz etmeyeceğine dair söz veriyor ve bunun için Allah’ı ve Resûlüllah’ı ve kendi mürşidini şâhid tutuyor. Dinen bunun sakıncası yoktur. Ancak yukarda da işaret ettiğim gibi bugün tarikat ekseriyet itibariyle ehil olmayan ve çıkarcılann elinde olduğundan bir tuzak haline gelmiştir.