Eskilerin zarif deyimiyle def-i hacet, yani tuvalet ihtiyacı insanın en doğal ve zorunlu ihtiyacıdır. Helâdan çıkınca bu duayı okumayı âdet edinenler, idrar ve abdest yollarında hastalık görmezler. Helâya sol ayakla girilir, sağ ayakla çıkılır. Kıbleye, aya, güneşe karşı önünü ve arkasını dönmemeli, konuşulmamalı, zikredilmemeli.
Ebû Eyyûb (el-Ensârî)’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Büyük veya küçük abdest bozarken kıbleyi önünüze ve arkanıza almayın; doğuya yahut batıya dönün.” (Müslim, Tahâret, 59)
İslâm Peygamberi bu doğal ihtiyacın giderilmesine bile bir incelik, ölçü ve ahlâk getirmiştir.
Sadece getirmekle kalmamış aynı zamanda bunu ilk Müslümanlar için bir öğretim konusu yapmıştır. Tuvalet âdâbı, aynı zamanda temizlik bilincini, ötekine saygı anlayışını, çevre duyarlılığını ve hatta zihnen ve bedenen temizlenme ve temiz kalma iradesini içeren bir öğretiyi yansıtmaktadır. Beden temizliği esasen kendileriyle ruhî temizliğin hedeflendiği ibadetler için de ön şarttır. Bir ön hazırlık safhasıdır. Bundan dolayı Allah Resûlü, “Temizlik imanın yarısıdır.” buyurmuştur.
Okunuşu : Elhamdü lillâhi’l-leci ezhebe anni’l-ezâ ve âfâni min zâlik.
Mânası: Ezâyı giderip, ondan bana afiyet veren Allah’a hamdolsun.