Bir kimse karısına hitaben: “Üç talak ile seni boşadım” dese üç talak mı gider yoksa bir mi? Bazı hocalar defaten söylenen üç talak bir olarak kabul ediliyor deyip fetva veriyor. İslâm fıkhına göre bunun mahiyeti nedir?
Ashâb-ı kiram ve tabi’inin cümhuru ile hak olan dört mezhebe göre bir anda defaten bir kadın üç talak ile boşansa üç talak ile boşanır. Müftâ bih de budur. Mâliki ulemasından Ekbe-ru’l-Mesâlik sahibi, Hanefî ulemasından Hayreddin el-Remli, İbn Hacer ve Hatib Şirbini gibi zevat bunun aksini ileriye sürüp fetva vermek sapıklık ve dalâlettir, diyorlar. Her meselede olduğu gibi bu meselede de selef ve halefin yolunu sülük edip onları izlemek zorundayız. Buna muhalefet eden varsa zaif olduğu için muhalefeti nazar-ı itibara alınmaz. Ayrıca mesail-i fıkhiyenin birçoklarında ihtilaf vardır. Ama her ihtilaf dile getirilmez. El-Hüccetü el-Dâmiğe ve mukarenetü’l-Mezâhib fi’î-Fıkıh isimli kitaplarda kaydedildiğine göre Cumhûr-u Ulemâ defaten verilen üç talakı üç talak sayıyor ve bu hususta, Kur’an’a, sünnet ve icma’a dayanıyor. Çünkü Kur’an-ı Kerim talak (boşama) sayısı hususunda mutlak olarak gelmiş, bir ile üç arasında ayırım yapmamıştır.
Yani bir kimse hanımına hitaben: Bir talak ile sen boşsun dese, bir talak vaki olacağı gibi üç talak ile boşsun dediğinde de üç talakın vaki olacağını ifade eder.
Sünnet de böyle bir söz ile üç talakın gideceğini beyan eder. Bu hususta bununla ilgili çok hadis vardır. Misal için birkaç tane nakil ediyorum:
1— Ubbâde bin es-Samît diyor ki: Benim dedem bir karısını bin talak ile boşadı. Bunun üzerine Peygambere (sav) gidip durumu anlattım. Peygamber (sav): Senin deden Allah’tan korkmadı mı? Üç talak kendisinin, dokuzyüzdoksanyedi talak ise haddi aşmak ve zulümdür. Allah Teâlâ dilerse onu cezalandırır, dilerse de onu bağışlar (57).
2— Fâtıma bin Keys diyor ki: Benim kocam üç talak ile beni boşadı. Allah’ın Resûlü de bu sebeple bana mesken vermedi ve nafaka da bağlamadı (58).
Cumhûr-u ulemâ diyor ki: “Talakın üçü vaki olmasaydı mesken ve nafakadan mahrum edilmeyecekti.
3— Muâviye bin Yahya’dan şöyle rivayet edilmiştir: Adamın biri Osman bin Affân’a (ra) geldi; Ben karımı bin talak ile boşadım, dedi. Osman (ra): “Senin karın üç talak ile senden boşandı” (59) diye cevap verdi.
îcma’a gelince, ashab ve tâbi’înin ezici çoğunluğu üç talak defaten söylense üç talak vaki olur, diye hüküm vermişler. Ve bu hususta muhalefet de olmamıştır. Ayrıca Hz. Ömer (ra) üç talak defaten söylense üçü de vaki olur, diye hüküm vermiştir. Halbuki halkasında Peygamberin (sav) zamanındaki mevzuatı bilen ashab-ı kiram yaşıyorlardı. Şayet Hz. Ömer’in verdiği hüküm Peygamberin (sav) hükmüne muhalif olsaydı haksızlığı kabul etmeyen ashab-ı kiram elbette bu işe müdahale edip itiraz edeceklerdi. İtiraz olmadığına göre Peygamberin (sav) de hükmü böyle ortaya çıktığı gibi ashabın icmâ’ı da ortaya çıkıyor. Aynı zamanda o asırdan bu asra kadar tüm müslümanlarm bu yolu sülük edip devam etmeleri büyük bir hüccettir. Bunun hilafıyla amel etmek yanlıştır.
Hanefî ve Şâfiı ve Mâliki ulemasının birçokları diğer görüş ile amel etmek sapıklıktır, diyor. Defaten üç talak söylense bir talak vâki olur diyen ehl-i sünnet ve’l-cemaatın dışında olan bazı Şiıler ile Zâhirilerdir. Sonra İbn-i Teymiye ve İbn Kayyim el-Cevzı’ye de aynı görüşe katıldılar. Gereği yok iken Cumhur-u ashâb ve ulemaya muhalefet etmek olduğu gibi selef ve halefe muhalefet etmek de olur. Muhalefetin dayanağı Müslimin İbn Abbas’tan rivayet ettiği şu hadistir:
Hazret-i Peygamber (sav) ile Hazret-i Ebû Bekir (ra) devri boyunca ve Hazret-i Ömer’in (ra) hilâfetinden iki sene geçinceye kadar üç talak bir idi. Sonra Hazret-i Ömer (ra) dedi ki: Daha önce aceleye getirilmeyen şeyi halk aceleye getirmeğe başladı. Biz de onu kabul etsek ve kabul etti.
Gerçekte bu hadis onlar için dayanak olmaz. O, Peygamber (sav), Ebû Bekir ve Ömer’in (ra) devrinin ilk iki yılında defaten söylenen üç talakın bir olarak kabul edildiği Hazreti Ömer (ra)’in de onu üç olarak kabul ettiğini ifade etmiyor. Bilâkis hadis açıkça ifade ediyor ki: Halk daha önce talak işini aceleye getirmiyor ve üç talak ile değil, bir talak ile zevceyi boşayıp gerekirse evlilik hayatına bir kapı açık bırakıyor. Yani talak-ı ric’i ile boşuyorlardı. Fakat Hazret-i Ömer’in zamanında halk talak işini aceleye bindirip bir tek talak ile değil, üç talak ile zevceyi boşamağa başladı. Hazret-i Ömer (ra) de onu üç olarak kabul etti.
Görüldüğü gibi hadis bu manaya hamledilirse muhalefet için bir delil teşkil etmez. Şayet ona dayansa ve izah ettiği gibi izah etse de onda sarih olmadığı için kat’î bir hüccet sayılan icma’â muânz olamaz. Aynı zamanda Tahavî, İbnü’l-Humâm ve İbn Hacer gibi zevat da bu hadisin mensuh olduğunu söylüyor (60).
Ayrıca bu hadisin râvilerinden biri de Tâvus’dur. Tâvus da sa-lih olmakla beraber birçok münker şeyleri rivayet ediyordu (61).
DİPNOT
(57) Mükârenetü’l-Mezâhib fi’l-Fıkıh, s. 81
(58) Mükârenetü’l-Mezâhib fi’l-Fıkıh, s. 81
(59) El-İşfâk, s. 26
(60) El-Hüccetü’d-Dâmiğe, s. 30
(61) El-Hüccetü’d-Dâmiğe, s. 34