Bazı yörelerde öteden beri devam eden bir adet vardır. Cenaze defn edildikten sonra ücret mukabilinde üç gün Kur’ân-ı Kerîm okutulur. Bunun hakkında bir şey vârid olmuş mudur?
Bir yörede okunan Kur’an-ı Kerim için para verilmesi, örf haline gelmiş ve her iki taraf da bu durumu biliyorsa verilen paranın hediye değil ücret olacağı ve bunun karşılığında para almanın da helal olmayacağı kaydedildi.
Hanefî mezhebinde mezarlıkta olsun evde olsun ücret mukabilinde Kur’an-ı Kerîm okunması caiz değildir. Çünkü namaz, oruç ve Kur’ân-ı Kerîm tilâveti gibi şahsî ibadetin, ücret mukabilinde edâ edilmesi caiz değildir (41).
Kur’an’ın okunması ölüye gitmez; okumadan dolayı Allah’ın lütfettiği sevap ölüye hediye edilir. Bu sebeple amacı para almak olan bir insan para için Kur’an okursa ibadet olmayacağından sevab beklemek de doğru değildir. Bu sebeple alimler Kur’an para için okunmaz demişler.
Şafiî mezhebine göre ise mezarlıkta ücret mukabilinde Kur’ân-ı Kerîm’i okutmak caizdir. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’in sevabı okuyucuya ait olsa da okunan yere de Allah’ın rahmeti indiğinden kabir sahibi faydalanır (42).
Kur’an-ı kerim okuyup hediye almayı meslek haline getirmemelidir! Çünkü âdet haline gelen hediyeler, şart edilen ücret gibidir. (Dürr-ül muhtar)
Ancak pazarlık yapılmadan ve paradan söz edilmeden, Allah rızası için Kur’an okumuş veya hatim indirmiş olan bir kimseye hediye olarak münasip bir teberruda bulunmakta dinen sakınca yoktur. Ancak bir yörede okunan Kur’an-ı Kerim için para verilmesi örf hâline gelmiş ve her iki taraf da bu durumu biliyorsa, verilen para hediye değil ücrettir.
Peygamber (s.a.s.) ashâbından iki kişi bir gün bir mescide geldiler. İmam namazdan selâm verince, cemaatten biri, bir miktar Kur’an okudu; sonra da yardım istedi. Olaydan müteessir olan sahâbîlerden biri: ‘Hepimiz Allah içiniz, O’na aidiz ve O’na döneceğiz. Peygamber Efendimiz’i şöyle derken işitmiştim: “Pek yakın bir gelecekte bir grup insan türeyecek, bunlar Kur’an’ı âlet edip dilenecekler. Bu işi kimin yaptığını görürseniz, sakın ona bir şey vereyim demeyiniz.” (Fudayl bin Amr’dan, et-Tıbyân fî Âdâb-ı Hameleti’l-Kur’an, Muhyiddin Nevevî, s. 29)
Dipnotlar
(41) İbn Abidin c. 5, s. 35
(42) Muğnil Muhtaç, c. 2, s. 341