İnsanların hayatlarını devam ettirmeleri için nimete ihtiyaçları vardır. Bir düşünelim, bir bakalım hele. Dün neredeydik, bugün nerede. Üzerimizdeki nimetin şükrünü eda edemeyecek kadar çoktur. Yüce Allah’tan bir üzerimizdeki nimetin devamı için dua ettiğimiz zaman şükrünüde unutmayalım. Bu nedenle Hz Peygamberimizin sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin bir duasını paylaşacağız. Bize nasıl dua etmesi gerektiğini gösteriyor. Ayrıca vereceğimiz duanın arapçası ve Türkçe okunuşu ile anlamınıda kolayça kavraya bilirsiniz.
Okunuşu: “Allâhümme ellif beyne kulûbinâ.
Ve aslih zâte beyninâ
Vehdinâ sübüle’s-selâm
Ve neccinâ mine’z-zulümâti ile’n-nûr
Ve cennibne’l-fevâhışe mâ zahara minhâ ve mâ batane
Ve bârik lenâ fî esmâ’ınâ ve ebsârinâ ve kulûbinâ ve
ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ.Ve tüb ‘aleynâ inneke entet-tevvâbür-rahîm.
Vec’alnâ şâkirîne li-ni’amike müsnîne bihâ ‘aleyke
kâbilîne lehâ ve etimmehâ ‘aleynâ.”
Anlamı: “Allah’ım! Kalplerimizi birleştir, aramızı ıslah et, bize kurtuluş yollarını göster, bizi karanlıklardan aydınlığa çıkar, bizi her türlü çirkinliklerden, açığından ve gizlisinden
uzaklaştır. Bize kulaklarımızı, gözlerimizi, kalplerimizi, eşlerimizi ve neslimizi mübarek eyle. Tövbelerimizi kabul eyle, şüphesiz ki Sen tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametlisin.
Bizi nimetlerine şükredenler, nimetlerinle seni övenler, verdiğin nimetleri kabul edenler eyle ve bize nimetlerin devamını ihsan eyle.”
(Hâkim, Te’min, No:977; İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 996)
Peygamberimiz, Uhud Savaşı esnasında Müslümanları saf yapıp önlerine geçmiş ve şöyle dua etmiştir:
Okunuşu: “Allâhümme lekel-hamdü küllühû.Allâhümme lâ mâni’a limâ besatte ve lâ bâsita limâ kabazte ve lâ hâdiye limen edlalte ve lâ mudılle limen hedeyte ve lâ mu’tıye limâ mena’te ve lâ mâni’a limâ a’tayte ve lâ mukarribe limâ bâ’atte ve lâ mübâ’ıde limâ karrebte. Allahümmebsut ‘aleynâ min berakâtike ve rahmetike
ve fadlike ve rızkıke. Allâhümme innî es’elüken-na’îme yevmel-kıyâmeti
vel-emne yevmel-havfi. Allâhümme ‘âizün bike min şerri mâ a’taytenâ ve şerri
mâ mena’tenâ. Allâhümme habbib ileynel-îmâne ve zeyyinhü fî
kulûbinâ ve kerrih ileynel-küfra vel-füsûka vel‘ısyâne vec- ‘alnâ miner-râşidîn.
Allâhümme teveffenâ müslimîne ve ahyinâ müslimîne ve el-hıknâ bis-sâlihîne ğayra hazâyâ ve lâ meftûnin.Allâhümme kâtili’l-keferate’l-lezîne yükezzibûne rusuleke ve yesuddûne ‘an sebîlike vecal ‘aleyhim riczeke ve ‘azâbeke ilâhe’l-hakkı.”
Anlamı: “Allah’ım! Her türlü övgü Sana mahsustur. Allah’ım! Senin bolca verdiğine mani olacak yoktur, kıstığını açacak da yoktur. Dalalette bıraktığına hidayet verebilecek
yoktur, hidayet ettiğini de sapıtabilecek kimse yoktur. Men ettiğini verecek kimse yoktur, verdiğine de mani olacak kimse yoktur. Uzaklaştırdığını yakınlaştırabilecek yoktur, yakınlaştırdığını da uzaklaştıracak kimse yoktur.Allah’ım! Lütfun, rahmetin ve bereketlerinden ve rızkından bana aç, bolca ihsan eyle. Allah’ım! Kıyamet gününde cennet, korku gününde güven istiyorum. Allah’ım! Verdiğin ve vermediğin şeylerin şerrinden sana
sığınıyorum. Allah’ım! Bize imanı sevdir, kalplerimizi imanla süsle. Bize küfrü, itaatsizliği ve isyanı sevdirme, kerih göster, bizi doğru yolu bulanlardan eyle. Allah’ım! Müslümanlar olarak canımızı al, müslümanlar olarak dirilt, rezil olmadan ve fitneye uğramadan sâlih kullarının arasına dâhil eyle. Allah’ım! Peygamberlerini yalanlayan ve insanları Senin yolundan alıkoyan şu kâfirleri helâk et, onlara rezillik ve azap ver. (Sen) gerçek ilâhsın Allah’ım.” (Hâkim, De’avât, No:1868)