İslâm’a inanmayan bir devlet tarafından tayin edilen din görevlisi müslüman ise, yanii İslâm’ın bütün ahkâmını kabul ediyorsa arkasında namaz kılmak caizdir.
İslâm devleti tarafından tayin edilen bir din görevlisinin görevi kabul edip maaş alması din görevliliğine ve imamet yapmasına zarar vermediği gibi müslüman olmayan bir devlet tarafından tayin edilerek görevi kabul edip maaş alması da zarar vermez.
Hatta devlet kâfir bile olsa İslâm’a hizmet etmek gayesiyle böyle bir görevi kabul edip ehil olmayan kimselere bırakmamak lâzımdır. Kadı Şureyh ve Tabiinin bir çok ileri gelenleri zalim ve müstebid ve hatta Cassas’m ifadesine göre bir kısmı mürted olan Emevî hükümdarlarının zamanında Kadılık görevinde bulunup maaş almışlar ama hilâfetlerini kabul etmemişlerdir.
Hazret-i Haşan Said bin Cubeyr, Şa’bi ve Tabiînin ileri gelenleri de bu zalimlerden maaşlarını almakla beraber onlara karşı geldiler. Dört bin Kurra ve hafız Haccac-ı Zalim’e karşı savaş açıp, Ahvaz, Basra ve Deyr El-Cemacim gibi yerlerde Allah rızası için kendisiyle çarpışarak kanlarını dökmüşlerdir (104).
Ancak böyle bir görev için dinden taviz verip ehli küfrün düzenini benimseyen kimse, mürted olduğundan, arkasında namaz kılmak caiz değildir.
(104) Ahkâm el-Kur’ân, Cassas, c. 1, s. 88