Abdest alan yahut gusleden kimsenin yıkanması farz olan bir uzvunda yara varsa durumu ne olur? Üzeri ilâçlı, belki de sanlı yaranın sargısını çıkarması lâzım mıdır? Yoksa yara üzerindeki sargıyı meshetmesi kâfi midir?
Öncelikle Allah her can sahibini, onu güçsüz düşürecek veya sıkıntıya sokacak herhangi bir şeyle yükümlü tutmaz. “… Hiçbir kimse, gücünün yettiğinden fazlasıyla sorumlu tutulamaz” (Bakara, 223) Allah’ın kendi kullarına yüklediği sorumluluk, kulların güç yetireceği kadardır ve hatta onun çok altındadır.
İslamiyet de gusül abdesti büyük bir önem taşıdığı gibi gusül abdesti de önemli bir ibadettir. Hayatta bazen bazı durumlarda su bulunmaz veya bulunduğunda vucuda değdiydiğinde daha kötü olabilir. O yüzden yukarıda ki verdiğimiz soruda da Yüce Allah kuluna imkanlar sunmuştur.
Sanlı yarayı çözüp altını yıkamak zarar veriyorsa yıkanmış yaş elle üzerine meshedilir, yaranın azmasma sebeb olunmaz. Sargı daha sonra düşse, yahut yerine bir başka sargı sarılsa ilk meshi yenilemek gerekmez. İlâçla örtülü yara da aynıdır. İlâcı alıp altını yıkamak – şayet zarar veriyorsa gerekmez.
Gusülde yıkanması gereken yerler eğer ıslanmaması gerekiyorsa, bu yerler ıslak elle meshedilir, eğer meshetmek de zarar veriyorsa, o takdirde terkedilir.
Yaralar veya sakat, hasta âzalar üzerine bağlanan bezlere sargı denir. Abdest veya gusül âzaları üzerinde bu gibi bir zaruretten dolayı sargı varsa ve bu sargıyı açıp altını yıkamak da mahzurlu ise, sargının üzerine meshedilir, böylece o âzalar yıkanmış hükmünü alır.
Kırık ayaklar üzerindeki alçı veya tahta veya madenî sargılar da aynı hükümdedir. İlâçla örtülü yara için de durum aynıdır.