Sözlükte yemin, güç ve kuvvet demektir. Veya Yemin etmek; ‘’Ben, sözümün doğru olduğuna dair Allah’ı şahit gösteriyorum.’’ demektir. En kuvvetli şekilde söz vermek olur. Bu söz de ancak Allahü teâlâ için verilir.
Yemin sayılan antların bozulmasından dolayı yemin keffareti gerekir. Mesela Vallahi deyip Allah adına söz verilmiş olup ve sözünü veya yeminini yerine getirmeyip bozulmasından dolayı kefaret gerekir. Bazıları (Çocuğumun ölüsünü öpeyim) gibi yeminler ediyor. Bu, uygun değildir. Yemin yalnız Allah adıyla yapılır.
Gelecekte bir şeyi yapacağına veya yapmayacağına dair yemin etmek demektir.
Örneğin, borçlu olduğumuz kimseye: ‘’ Vallahi yarın borcumu ödeyeceğim…’’ diye yemin etmek…
Kişi, gelecek zamanda bir şey yapacağına veya yapmayacağına dair yemin eder. ‘’ Vallahi artık içki içmeyeceğim, yalan söylemeyeceğim, kumar oynamayacağım gibi…’’
Bu tür yeminler bozulduğunda, yani tutulmadığında, kefaret gerekir.
Yemin eden ve yeminini bozan kul ilk önce tövbe etmelidir, biliyorsunuz kulun her yanlış yaptığında kulun başvuracağı ilk kapı tövbe kapısıdır. İlk önce tövbe eder sonra bozduğu yemin kefaretini öder. Bir daha da böyle yemin etmemesi lazımdır.
Yemin kefareti için, zekât alması caiz olan on fakire, bütün bedenini örtecek kadar bir kat çamaşır verilir. On fakiri doyurmak veya giydirmek ya da köle azat etmektir. Buna gücü yetmeyen kimse üç gün peş peşe oruç tutar.
Bu vesile ile yemin konusunda biraz daha titiz ve ihtiyatlı olalım, gereksiz ve yalan yere yemin etmekten kaçınalım.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Yemin etmek isteyen kimse, ancak Allah’ın adı ile yemin etsin ya da sussun. (Müslim)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kim bir konuda yemin eder de (sonra) ondan başkasını daha hayırlı görürse, yemininden dolayı kefâret versin ve hayırlı olanı yapsın. (Müslim)