Müfti Yetkisi Olmayan Bir Kimse Dinen Fetva Verebilir mi?
Fetva veren kimseye müftî denir. Fetva, bir hususun dine uygun olup olmadığını, hangi fıkıh kitabının neresinden alındığını bildiren hüküm demektir. Fetva geleneği İslâm dininin doğuşu ile birlikte ortaya çıkmıştır. Fetvâ verirken kullanılacak usûl ve kaynaklar, fetvâyı veren bilginin; yâni müftînin ilmî yeterliliğine ve derecesine göre değişmektedir.
(ö. Nasuhi Bilmen, İstilâhât-ı Fıkhıyye Kamusu, I, 246). Fetva, içtihada göre daha özel bir anlam taşır. Çünkü içtihad herhangi bir soru sorulsun veya sorulmasın fıkhı hükümleri kaynaklarından çıkarmak anlamına gelirken, fetva gerçek veya muhayyel bir soruya verilen cevaptır. Gerçek fetva, içtihad şartları ile birlikte diğer şartları da taşıyan müctehid tarafından verilir.
Fetva veren Müftinin müctehid olması gerekir. Müctehid olmayan kimse müfti yapılırsa, bunun müctehidlerin bildirdiklerini okuyup, öğrenerek bunları söylemesi gerekir. (İbni Hümam)
Müctehid olmayan kimse bir hadis işitince, bu hadisten kendi anladığına uyarak amel edemez.
Mezhebindeki müctehidlerin verdiği fetva ile amel etmesi gerekir. (Kifaye)
Fetva demek dinin hükmünü belirtip söylemektir. Dini hükümleri belirtmek devlet tarafından “İFTA” makamına tayin edilmiş olan kimseye hâs değildir. Bu hususta resmî makamı işgal eden kimse ile resmî makamı olmayan kimse arasında fark yoktur. Resmen Müftî olanın verdiği fetva İslâma uygun ve doğru ise makbuldür. İslâma uygun değilse hiç bir değeri yoktur. Resmen Müftî olmayan bir kimsenin de durumu böyledir. Meselâ: Resmen vazife almış olan İmam-ı Ebu Yusufun fetvası muteber olduğu gibi vazife almamış olan İmam-ı A’zam’ın da fetvası muteberdir. Ancak nizamın bozulmaması için resmi işlere ilgili resmî Mûftî nin verdiği fetvaya bâtıl olmadıktan sonra müdahale edip kışkırtmak doğru değildir. Resmen görev alan kimsenin de haddini bilmeden böbürlenmesi ve kendine imtiyaz vermesi bilgisizliğine dayanır. İmtiyaza vesile olan ancak ilim ihlas ve tevazudur.