Mina’da her sene yüzbinlerce hayvan kesilip atılıyor ve sonra toprağa gömülüyor. İslam dini israfı sevmediği halde nasıl buna meydan veriliyor.
Asr-ı saâdetten bindokuzyüzkırklara kadar hacc mevsiminde büyük izdihâm meydana gelmiyordu. Her sene hacca gidenlerin sayısı yüzbin ile ikiyüzbin arasında idi. Kesilen kurbanlar fazla sayılmıyor ancak mevcut fakirlerin ihtiyacını karşılıyordu. Fakat kırklardan sonra hayat şartları değişti. Hava, kara ve deniz vasıtaları çoğaldığı gibi insanlar da çoğalıp imkânları bollaştı. Ve hacıların sayısı kabardı. Yani bu isrâfın takriben kırk senelik bir mazisi vardır. Yeni olmakla beraber üzülmemek mümkün değildir.
Bugün Asya ve Afrika’da nice ülkeler vardır ki açlıkla başbaşa bırakılmış, şurada burada çadır hayatım yaşayan milyonlarca mülteci müslüman unutulmuştur. Bunlar böyle bir sefâlet içerisinde kıvranırken biz de bu büyük serveti burada heder ediyoruz. Hace-rü’l-Esvedi öpmek sünnet olduğu halde başkasına eziyet vermek söz konusu olunca öpülmesini yasaklayan bir din elbette bu israfı da yasaklar ve bunu önlemek için tedbir almak icâb eder.
Devletçe şimdiye kadar herhangi bir tedbir alınmamış ise biz müslümanların tedbir alması gerekir. Bizim yapabileceğimiz şey de Hacc-ı İfrâd niyetini getireceğiz, getirmek için hacılan teşvik edeceğiz. Hacc al-Kirân Hanefî mezhebinde daha iyi ise de milyonlarca para değerinde kurban heder edileceği için artık iyiliği söz konusu olamaz. Ayrıca Haccu’l-İfrâd Şâfiî mezhebine göre daha efdaldir. Bilindiği gibi haccı ifrad yapan kimsenin kurban kesmesi vacip değildir.