Abdest organlarından birinin bir zaruretten dolayı yıkanamaması abdestin sıhhatine mani midir?
İnsanoğlu bazı zaruri durumlarda yani hastalık gibi ve benzeri şeylerde kişinin özürlü olduğunda bazı kolaylıklar vardır. Allah insanları zora koşmaz, güçlerini son sınırına kadar zorlamaz, sıkıntıya sokmaz, müşkülat ve meşakkat vermez. Mükellef olan kullar o görevleri güçleri rahat rahat yetecek şekilde yapabilirler. Nitekim
“Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez…” (Bakara, 2/185)
Özür sâhipleri için, dînimiz büyük bir kolaylık göstermiştir. Bir zarurete mebni olarak abdest organlarından birinin yıkanmaması halinde meshedilir. Bu da mümkün değilse başka bir şeye gerek yoktur. Bu durum abdeste engel değildir.
“İmam Kerhî’ye (rh.) ait Câmiu’s-Sağîr’de şu açıklamayı gördüm: İki eli ve iki ayağı kesik olan kimsenin yüzünde de bir yara bulunursa, o takdirde abdestsiz ve teyemmümsüz namaz kılar ve sonra da bunu iade etmez.’ En sahih olan da budur.” [Bkz. Fetâvâ-yi Hindiyye]
Görüldüğü üzere bu ictihatta ‘Namazın, abdest ve teyemmüm imkânı bulunmadığında abdestsiz ve teyemmümsüz de olsa kılınması, her hâlükârda namazın geçirilmemesi, kazaya bırakılmaması” tercih edilmiştir.
“Allah hiç kimseye gücünün yetmeyeceği yükü yüklemez.” şeklinde iltifatta bulunuyor. İstek ve ihtiyaçlarına uygun olarak hüküm göndermiş ve ızdıraplarına sebep olan hayal ve hatıra sorumluluğundan doğan endişeyi gidermiştir ki, işte itaatın ve Allah’a sığınmanın ürünü daima böyledir. İtaat vesvese ve endişeyi yok eder.