Zekât, her şeyden önce kulun Allah’ın emrine itaat edip, kulluğunu göstermesinin en güzel nişanesidir. Zekâta sadaka da denilir. Bu ismin verilmesinin sebebi zekâtın malı temizleyip sıhhat ve kemaline sebep olması, zekât verenin de imânındaki sadakat ve olgunluğuna delalet etmesidir. Kur’an’da zekât kelimesi otuz âyette mârife olarak geçer ve bunların yirmi yedisinde namazla birlikte zikredilir. Zekât verecek olan bir kimsenin, verdiği zekâtın sahih olması için niyet etmesi gerekir.
Bu duâ aynı zamanda Kur’an’ın duâya ait âyetlerindendir. Bu hususta çok büyük müjdeler va’dedilmektedir. Namazın her en son oturuşunda’da okunur.
TÜRKÇE OKUNUŞU : (Allâhumme Rabbenâ âtina fiddünyâ haseneten ve fil-âhireti haseneten ve kına azâbennar.)
ANLAMI : “Ey Rabbirhtz, dünyada bize helâl servet, âhirette de bize cennet ver ve bizi cehennem azabından koru. ”
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Zekat verdiğiniz zaman: “Allahım! Bu zekatı büyük bir sevaba vesile kıl, (hak sahibine ödenip sevap beklenmeyen) bir borç kılma” demek suretiyle zekatın sevabını istemeyi unutmayın