Her olmak üzere hepimiz hemen hemen zekatımızı verirriz. Peki Zekat verirken Bu benim zekatımdır diye söylemek gerekir mi? veya Zekat verirken söylemek gerekir mi?
Zekat mali bir ibadettir. Zekât çok yönlü bir kurum, bir farz olduğu gibi, şehâdet ve namazdan sonra İslâm binasının üzerine kurulduğu beş temel esasın da üçüncüsüdür. Zekât mükellefleri de zekât ibadetlerini eda etmede acele davranmalı, onu meşrû bir mazeret olmaksızın geciktirmemelidirler.
Bütün ibadetlerde olduğu gibi zekatta’da niyet önemli bir unsurdur. Onun için kişi zekatını veya fıtır sadakasını verirken veya bir mal ayırırken bunun zekat veya fitre sadakası olduğunu kalp ile niyet etmek gerekir. Zekat vermeye niyetlenerek muhtaç bir insanın her hangi bir ihtiyacının karşılanması durumunda o kişiye zekat verilmiş olur. Müstehakka zekât verilirken verilen şeyin zekât olduğunu Hanefî mezhebine göre söylemek icab etmez. Yani dil ile söylemek karşıdaki insanın duyabileceği bir ses ile söylemek icab etmez. Fakat fakire böyle bir mal verirken: “Bunu niçin veriyorsun?” diye sorulacak soruya, düşünmeksizin hemen “Bu senin hakkındır” veya “Zekat olarak veriyorum” diyebilecek bir durumda ise, bu niyet yerine geçer.
Şâfıî mezhebine göre verilen şeyin zekât olduğunu bildirmek lâzımdır (36) Mecme’ul Enhur, c. 1, s. 196).
Şâfiî ve Hanbelîler’e göre ise insanları bu ibadeti yapmaya teşvik etmek için zekâtın açıkça verilmesi daha uygun olur.
Bütün fakihlere göre zekât dışındaki gönüllü ödemeleri gizlice vermek efdaldir. Yüce Allah şöyle buyurur:
“Sadakaları açıkça verirseniz iyi olur. Eğer onları yoksullara gizlice verirseniz sizin için daha iyidir. Böyle yaptığınız için Allah sizin günahlarınızı bağışlar. Allah yapmakta olduklarınızı noksansız bilir” (el-Bakara 2/271).
Mâlikî fakihlerinden bazıları riyâ ve insanların bu husustaki övgülerinden kaçınmak için vekil vasıtası ile zekât vermeyi müstehap, daha iyi görmüşlerdir.
Zekât veren kişinin, fakire verdiği şeyin zekât olduğunu bildirmemesi daha iyidir. Çünkü bu zekâttır diye bildirmek, alanı, özellikle zekât aldıklarını gizlemek isteyen veya muhtaç oldukları halde almaktan çekinen kişileri tedirgin edebilir, onları incitebilir. Ahmed b. Hanbel’in, “Zekâtı verirken bunun zekât olduğu söylensin mi?” sorusuna “Bu sözle incinmesine ne gerek var, zekâtını verir ve susar. Yüzüne vurmasına ne gerek var” dediği nakledilir.
Bazı Mâlikî bilginleri de “Zekât olduğunu söylemesi mekruhtur, çünkü fakirin gönlünü incitmektedir” demişlerdir.