Atatürkün ilkeleri hakkında söylediği sözleri hayatımıza her anında hemen hemen görebiliyoruz. Atatürk bizi her manada seven ve değer veren bir liderdi. Bu gün sizler için Mustafa Kemal Atatürkün ilkeleri ile ilgili cümleleri sayfamızda derledik. Atatürkün matematik ile ilgili düşünceleri bizlerin rahatlığı için cumhurıyetı getırdı halıfeliği ve saltanatı kaldırdı eğer o bunları yapmasaydı belkı biz şuan kı kadar rahat heraket edemezdık..O eşitlık için herkesın aynı değerde olduğunu göstermek için halkçılık ilkesını getırdı..eğer bu ilke olmasaydı kadınlar hala eziliyor ve hakları ellerınden alınıyor olurdu..Eğer ınkılapçılık olmasaydı ülkemız bu kadar gelişemezdı belkıde Türkiye denılen bir kavram olmayacaktı..
Cumhuriyetçilik İlkesi ile ilgili sözleri
Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek esitlik ve adaletin devamlı sekilde saglanması ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin anlamıyla milli egemenligin kurulmus bulunmasına baglıdır. Bundan doyalı hürriyetinde esitliginde adaletinde dayanak noktası milli egemenliktir.
Bizim telakkimize göre, siyasi kuvvet, milli irade ve egemenlik, milletin bütün halinde müşterek şahsiyetine aittir, birdir. Taksim edilemez, ayrılamaz ve başkasına bırakılamaz.
Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. (1925)
Her türlü basarının sırrı, her türlü kuvvetin, kudretin gerçek kaynagı, milletin kendisi olduguna
kanaatimiz tamdır.
Türk Milleti’nin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet ilkesidir. (1924)
Milliyetçilik İlkesi ile ilgili sözleri:
Türk halkı asırlardan beri hür ve müstakil yasamıs ve istiklali bir lâzımı hayatiye telakki etmis bir kavmin kahraman evlatlarıdır. Bu millet istiklalsiz yasamamıstır, yasayamaz ve yasamayacaktır.
Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. – Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (1923)
Büyük devletler kuran atalarımız, büyük ve sümullü (kapsamlı) medeniyetlere de sahip olmustur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türkiye’ye ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocugu ecdadını tanıdıkça daha büyük isler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkına Türk Milleti denir. (1930)
Halkçılık İlkesi ile ilgili sözleri..
Milli servetin dagıtımında daha mükemmel bir adalet ve emek sarfedenlerin daha yüksek refahı, milli birligin muhafazası için sarttır. Bu sartı daima göz önünde tutmak, milli birligin temsilcisi olan devletin mühim vazifesidir.
Hükümetin varlığının sebebi, memleketin asayişini, milletin huzur ve rahatını temin eylemektir. Bütün memlekette gerçek bir asayiş hâkim olmalıdır. Millet büyük bir huzur ve emniyet içinde müsterih bulunmalıdır.
Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir. (1921)
Bence bizim milletimiz, birbirinden çok farklı menfaatleri takip edecek ve bu itibarla birbiriyle mücadele halinde buluna gelen çeşitli sınıflara sahip değildir. Mevcut sınıflar birbirlerine ihtiyaç duyan ve kendilerine ihtiyaç duyulan mahiyettedir.
Devletçilik İlkesi ile ilgili sözleri:
Siyasi ve fikri hayatta olduğu gibi iktisadi işlerde de, fertlerin teşebbüsleri neticesini beklemek doğru olamaz. Mühim ve büyük işleri ancak milletin toplam servetine ve devletin bütün teşkilat ve kuvvetine dayanarak milli egemenliğin uygulanmasını ve yürütülmesini düzenlemekle görevli olan hükümetin mümkün olduğu kadar üzerine alıp başarması tercih olunmalıdır.
Devletçiliğin bizce anlamı şudur: Kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsî faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)
Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz, bununla beraber, hiçbir piyasa başıboş değildir.
Prensip olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi için genel şartları göz önünde bulundurmalıdır. (1930)
Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz; bununla beraber, hiçbir piyasa da başıboş değildir. (1937)
Beyan etmeliyiz ki devlet ve fert birbirine karşı değil birbirinin tamamlayıcısıdır.
Laiklik İlkesi ile ilgili sözleri:
Lâiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. (1930)
Bugün ilmin, fennin, bütün kapsamıyla medeniyetin saçtığı ışık karşısında filan veya falan şeyhin irşadıyla maddi ve manevi saadet arayacak kadar ilkel insanların medeni Türk toplumunda var olabileceğini asla kabul etmiyorum.
Lâiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkânını temin etmiştir. (1930)
Vicdan hürriyeti mutlak ve taarruz edilemez, ferdin tabii haklarının en mühimlerinden tanınmalıdır.
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. (1926)
İnkılapçılık İlkesi ile ilgili sözleri:
Türk milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı var olmanın yegâne koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır. Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşayamayacaktır.
Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız millet olarak medeniyet düzeyinin üzerinde yaşayacağız.
Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların, (devrimlerin) gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. (1925)
Biz büyük bir inkılâp yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. (1925)
Efendiler, milletimizin başına giymekte olduğu, cahillik, gaflet, taassup, yenilik ve medeniyet düşmanlığının belirgin işareti gibi görülen fesi atarak onun yerine bütün medeni dünyaca başlık olarak kullanılan şapkayı giymek ve böylece, Türk milletinin medeni toplumlardan zihniyet bakımından da hiçbir ayrılığı bulunmadığını göstermek kaçınılmaz oluyordu.