İnsan için faydalı olan bilgi, bilgilerin en üstünüdür, en güzel rehberdir. Kuranı Kerim müminlere nasihat ve öğütler yılların eskitemediği değerlerdir. Allah’ın Kur’an’da müminlerden yani inananlardan uyulmasını zorunlu kıldığı emirleri olduğu gibi öğütleri de vardır. Bu çalışmamdaki amaç, toplumda ortaya çıkan bozulmanın durulması adına, ‘bir damla’ olabilmektir.
Kur`an-ı Kerîm, Allah`ın insanlara indirdiği son Mukaddes Kitaptır. Kur`an, son Peygamber Hz. Muhammed`e (asm) Cebrâil (as) tarafından vahiy yoluyla indirilmiş ve ondan tevatür yoluyla nakl edilerek günümüze kadar gelmiştir. Kur`an-ı Kerîm ferde ve cem`iyete, bütün insan sınıflarına, bütün memleketlerde ve bütün devirlerde insan hayatının bütününe, maddî – mânevî bir hidayet rehberidir.
✿ “’Verimin malına ergenlik çağına gelene kadar güzel bir şeklin dışında yaklaşmayın. Ahdi yerine getirin. Zira verilen ahidde sorumluluk vardır.” (İsra: 34)
✿ “Zulüm ile yetimlerin mallarını yiyenler, karınlarına sadece ateş yemektedirler ve çılgın bir ateşe gireceklerdir.” (Nisa: 1.0)
✿ “Ölçtüğünüz zaman tam ölçün, doğru terazi ile tartın. Bu, daha hayırlıdır. Netice itibariyle de daha güzeldir. Hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyin ardına düşme. Çünkü kulak göz ve kalp onların hepsinden sorumludur.” (isra: 35-38)
✿ “Kim İslamdan başka bir din ararsa, o kendisinden kabul olunmaz ve ahirette de o, hüsrana düşenlerden olur.” (Al-i İmran: 85)
✿ “İman edip salih amel işleyenler, namazı kılıp ve zekât veren kimselerin Rableri katında muhakkak ecirleri vardır. Onlara hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaktır.” (Bakara: 277)
✿ “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Resûlüne ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin. Sonra bir şey hakkında çekiştiniz mi? Onu Allah’a ve Resûlüne havale ediniz… Bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.” (Nisa: 59)
Kur’an Okumanın Önemi ve İnsana Kazandırdıkları
Yaratılan binlerce canlı içerisinde, akıl ve şuur sahibi olan ve aynı zamanda Hz. Allah’ın (c.c.) yeryüzünde halifesi olma şerefini üzerinde taşıyan yalnızca insandır. İnsana, başta herhangi bir iradi fonksiyonu olmaksızın bu şerefi kazandıran Cenab-ı Hak, onu her dönemde kendisine muhatap kabul etmiş, bu önemli görev ve pâyeyi değişik zamanlarda hatırlatmış ve bunun insanlara ulaştırılması için de farklı zaman ve mekânlarda peygamberlere “sahifeler” ve “kitaplar” inzal buyurmuştur.
Gönderilen bütün ilâhi beyanlardaki temel gâye, insana mevhibe-i ilâhi olarak verilen bu şerefin asla unutulmaması, yaratılıştaki sırrın farkında olunması ve netice olarak da dünya-âhiret mutluluğunun yakalanmasıdır. İnsanlığın başlangıcından günümüze bazı temel prensiplerin dışında, hayat şartları ve ihtiyaçlar farklı olduğu gibi, bu ihtiyaçlara her dönemde verilen ilâhi beyandaki (tali) prensiplerde de zaman zaman değişiklikler olmuştur. Hz. Âdem’e o dönemin ihtiyaçlarına göre “sahife”ler şeklinde verilen ilâhi beyan, kendisini takip eden Hz. İdris, Hz. Nûh ve Hz. İbrâhim gibi peygamberlere sayfası ve muhtevası daha geniş “sahife”ler şeklinde devam etmiş, Hz. Mûsa ve Hz. İsa’ya “kitap” olarak nâzil olmuş, son olarak da Hz. Muhammed’e (s.a.s), bütün kitapları özetleyen, doğrulayan, bütün zaman ve mekânlara yetecek ölçülere sahip olan özellikleriyle Kur’ân nâzil olmuştur.