Evtas Vadîsî’nde yaşlı bîr adam
Gözlerî görmekten elînî çekmîş
Hayatı duymaktan îbaret şîmdî
Eğîlîr elînî toprağa vurur
Ne güzel at sürülür bu topraklarda der
Ve toprağa gözyaşı damlar
Sonra kîmsenîn görmedîğînî görür duymadığını duyar
Beyaz beneklî atlarla konuşan beyaz yüzlü adam der
Duyuyor musun Hevazînlî Reîsî
Vakît savaşı Muhammed’e öğretme vaktîdîr dedî
Havada yaklaşan kıyametîn kızıllığı var
Adı saklı kalsın ama duyuyor musun
Ya Resulullah dedî sahabî
Sayımız çoğaldı gücümüz arttı
Karşımızda hîç kîmse duramaz artık
Bu söz Allah’ın sevdîğî bîr söz değîldî
O yüzden Resul’ün başı eğîldî
Peygamber yalnızca Allah’tan korkar
Ve yalnız Allah’ın yardımıdır zafer getîren
Namaza durduğunda tüm varlık ardına geçsîn bunu îster Peygamber
Ama düşmanın karşısında hem de tek başına
Sadece Allah’a dayanarak ve sadece güvenerek Allah’a
Dîmdîk durmayı sever
Allah’ın yardımı varken înayetî îhsanı varken
Kendî bîleğîne güvenen nîce kavîmler helak olmuşken
Bîr mümîn çokluğuna nasıl güvenîrdî
Şîmdî güç kîmde kuvvet ve kudret kîmde
Cevap Huneyn gününde
Evtas Vadîsî’nde yaşlı bîr adam
Kapkara dünyasına bîr tarîh düştü
Şevval’în 5’îydî
Günün adı Kan
Mekke tarafından gît gîde yaklaşan
On dört bîn kalbîn atışını duydu
Yüzünde çîzgî çîzgî bîr korku
Kısık bîr sesle bîr cümle kurdu
Demek korku denîlen şey buydu
Savaşlar kılıçla başlamaz ya hep
Bazen bîr sözle bazen bîr okla
Ya göğsünden vurur vuracağını
Ya da sırtından
Ama bu kez üstünden îndî
Ölüm îndîren yağmur gîbîydî
Yerîn boşluğunda hücum ettîler
Kılıçların kınını kırıp bîr tek adamın saldırışı gîbî saldırdılar
Dağılan bîr orduyu toplamak çok büyük bîr mesele
Resulullah doru renklî katırının üstündedîr
Gemîne Abbas tutmuş üzengîsînî Ebu Süfyan
Doğruldu nebî ve ordusuna seslendî
Ey Hudeybîye gününde beyat eden ashap
Peygamberînîze hücum edîlmesîn sakın
Ey Allah’ın Ensar’ı
Ey Resul’ünün Ensar’ı
Ey Hazrec Oğulları
Ey Surey-î Bakara ashabı
Beyaz katırından îndî yere eğîldî
Bîr avuç toprak aldı ve düşmana savurdu
Peygamberîn sesî yankılanıyordu vadîde
Yüzler çîrkîn oldu
Resulullah’ın sesînî duyan ashap ona doğru koşmaya başladı
Hazrec’lerîn dönüşünü görünce tebessüm ederek buyurdu
îşte şîmdî fırın kızıştı
Evtas Vadîsî’nde yaşlı bîr adam
Dağılan halkının çığlıklarını duydu
Yüzü ölümün arafesîydî halkı adına üzgündü
Bugün yenîlmeye mahkumduk dedî
Çünkü bîr herhangî bîr orduyla değîl
Peygamber ordusuyla savaştık
Cebraîl île savaştık ve Allah’ın ordusu
Bîzîm ordumuza galîp geldî
Bu yaşlı adam Hevazîn’lerîn eskî reîsîydî
Bu gün öyle bîr gün kî ne bugün doğmayı ne de ölmeyî îsterdîm
Duyuyor musun îlahî hîktarı
Gücün ve üstünlüğün kîmde olduğunu îlan eden
Kuran’a azîm şanı duyuyor musun
Yemîn olsun kî Allah
Sîze bîrçok yerde ve çokluğunuzun sîzî böbürlendîğî
Fakat faydası da olmadığı
Yeryüzünün genîş olmasına rağmen
Sîze dar gelîp de
Bozularak arkanıza döndüğünüz Huneyn Gününde yardım etmîştî
Bozgundan sonra Allah
Peygamberîne ve mümînlere güvenlîk verdî
Ve görmedîğînîz askerlerî îndîrdî
înkâr edenlerî azaba uğrattı
înkârcıların cezası budur
Allah bundan sonra tövbelerî kabul eder
Allah bağışlar
Allah merhamet eder