Ey Gül, ey Gonca-î Nûr, meftun yaprak, hâr sana.
Sensîn gönüller Mâhı, bu yaz, bu bahar Sana!
Mûcîze saltanatın taşları ayna yapar,
Her ırmak ve her denîz, her leyl-ü nehar Sana!…
Senîn Zâtî Akdesîn âlemlere rahmettîr,
Cîbrîl vefalı yoldaş, Yüce Allah Yâr Sana!…
Bu nîce îştîyaktır, ey en güzel Sevgîlî?
Asırlardır koşuyor, genç ve îhtîyar Sana!…
Nazarın kalbe şîfâ, sözün hîkmet încîsî,
Hangî dertlî kavuşsa, olur bahtîyar sana!
Mîsk kervanı kapında karar kılmıştır Senîn,
Nebîlerîn dîlîyle, hep övgüler var Sana!…
Ay, güneş, zühre, ülker, nûruna pervanedîr.
Âlemde olmak îster, âşıklar cîvar Sana!…
Senîn yolun hep açık, gîdîşîn Allah’adır,
Dağlar ateş kesîlse olamaz duvar Sana!
Güzellîğîn âlemde mîslî bulunmaz încî,
Ey Gül, hasret çekmede Cennet, o bulvar Sana!
Dedîn kî: “Şükreden kul olmak îstemem mî ben?”
Rabbîn îhsan buyurdu: Hurma, üzüm, nar Sana!
Her mûcîzen parmakla gösterîlmede Senîn,
Çağlatmak öyle kolay, çöllerde pınar Sana!
Hîcranın bîr kütüğü dertle bîkarar ettî,
Hep özlem duymadadır, selvî ve çınar Sana!
Cennetîn çîçeklerî Senîn kokunu taşır,
Benzemeye çalışır, beyazlıkta kar Sana!
Güneş güzel yüzünden parlaklık aldı ey Gül,
Acep hayran olmadan, hangî göz bakar Sana?
Aşkının esîrîdîr, ne çöl, ne de dağ tanır;
Bu sevdalı gönüller, su gîbî akar Sana!
Varlık bahçesî Senîn nurundan yaratıldı,
Hep medyun, hep mînnettar, her can, her nîgâr Sana!
Tebessümün ayların; zührenîn sevîncîdîr,
Nîce hasret çekmede, bu bülbül-î zâr Sana!
Güllerîn efendîsî olmak kolay değîldîr,
Gıpta etmede ey Gül, bînlerce gül-zâr Sana!
Yusuf, Senîn dalında çîy tanesîdîr sankî,
Dîvâne kesîlîr göz etse, bîr nazar Sana!
Fazlının eteğîne akıllar erîşemez,
Elî kalem tutanlar övgüler yazar Sana!
Hâk-î pâyîne sürsem bîr kerecîk yüzümü,
Bende olan sermaye; hasret, întîzâr Sana!