Huzur iklimi,
O bakmadığı sürece gözler onda
O bakınca bakışlar yerde
Sesi tüm seslerin andelibiydi
Sesi karanlıkta kalan gönüllere seher vakti gibiydi
O yağmur deyince sanki şimşek çakar, yıldırımlar düşerdi
O yağmur deyince sanki kelimeler sırılsıklam
Sizden önceydi dedi
Ama ne kadar önceydi söylemedi
Üç kişiydiler
Yolda yürürken yağmura yakalandılar
Dağın eteğinde mağarayı görünce biri ve sonra diğerleri koşarak mağaraya sığındılar
Ardından büyük bir kaya düşüp dağdan mağaranın önünü kapattı
Bunun üzerine onlardan biri diğerlerine dedi ki
Hayatımızda işlediğimiz en hayırlı ameli söyleyerek Allah’tan yardım isteyelim
Düşündüler, korku ve heyecanla ne kadar düşündülerse düşündüler
Ve birinin sesi duyuldu karanlıkta:
“Ey Allah’ım
Ben her gün koyunlarımla meraya çıkar onları otlatır sonra gelip koyunlarımı sağardım
Sütü önce ihtiyar anne ve babama içirirdim
Ardından çocuklarım ve eşim içerdi
Bir gün geç kalmış sürüyü getirememiştim
Eve geldiğimde annem ve babam uyumuşlardı
Her zamanki gibi sütü sağdım baş uçlarında dikildim
Onları uykularından uyandırmak istemedim
İşte o gece gün doğuncaya kadar benim halim beklemeyle onların hali de uyumakla geçti
Ey Allah’ım şüphesiz sen bilmektesin ki
Bunu senin rızan için yaptım şu kayayı aç da gökyüzünü görelim” dedi
Ve kaya hareket etti
İçeri sızan gün ışığıyla mağara aydınlandı
Birbirlerini görebiliyorlardı
Heyecanlarını ve sevinç gözyaşlarını görebiliyorlardı
Allah’ın görme ve duymasına olan inançları ziyadeleşmişti
Bu imanla diğeri duaya başladı
Fakat dua ederken başını eğdi
Çünkü duası baş eğilecek türdendi:
“Ey rabbim, ben amcamın kızını sevmiştim
Hem de erkeklerin kadınlarını sevmekte oldukları sevginin en şiddetlisiydi
Durumları iyi değildi, paraya ihtiyaçları vardı
Bir gün benden yüz dinar istedi
Benimle birlikte olursa verebileceğimi söyledim
Kabul etmek zorunda kaldı
Bende parayı kazanmak için çalıştım ve nihayet arayı topladım
Ve sonunda amcamın kızına bu yüz dinarla kavuştum
Parayı ona verip yanıma oturunca Allah’tan kork dedi
Bende ne ona dokundum, ne de parayı geri aldım
Şüphesiz bilmektesin ki, bunu senin rızan için yaptım
Ne olur bizi bu zor durumdan kurtar” dedi
Ve yine kaya hareket ederek mağaranın onunu açtı
Ama çıkabilecekleri kadar açılmamıştı
Sanki hesap günüydü ve Allah’ın huzurundaydılar
O kadar yakın hissediyorlardı
Bu yüzden üçüncüler ağlama ve konuşma arası bir sesle duaya başladı:
“Ey mevlam şüphesiz sen bilmektesin ki ben bir işçi tutmuştum
İş sonunda ücretini verdim
Fakat almaktan çekindi ve bırakıp gitti
Ben de ona vereceğim ücretle ekin ektim
Kazandığım parayla bir sığır ve bir çoban satın aldım
Bir müddet sonra o işçi geldi ve bana ay Allah’ın kulu benim hakkımı bana ver dedi
Ben de şu sığırlara çobanına git
Çünkü onların hep senindir dedim
Adam bana benimle alay etme dedi
Ben de ona hayır seninle alay etmiyorum, bunlar gerçekten senindir dedim
EyMevla’m ben bunu senin rızan için yapmıştım
Bize yardımını lütfeyle” dedi
Ve kaya yine hareket etti
Mağaranın önü açılmıştı
Sonra peygamber sustu
Ve Peygamber sustu, yağmur durdu
Şimdi sohbetin manaları damlıyordu sahabenin kalbine
Günü geldiğinde Allah’a sunacağımız, vesile edeceğimiz salih amellerimiz olsun
Aslında her amelimiz Salih olsun
bu istek mümin için bir emeldir
Sadıklarla birlikte olmak da salih bir emeldir