Karanlık ve fırtınalı bîr gece
Mevsîm kış gece soğuk
Gökyüzünden yağmur gîbî ok yağmakta
Medîne-î Münevvere ayakta
O günü hatırlayın; adı Hendek dîğer adı Ahzab
Hendeğîn öbür tarafında Hayberlîlerîn kışkırtmasıyla on bînlere varan düşman
Bu tarafında üç bîn Müslüman
Müşrîklerîn başbuğu Ebu Süfyan ve îkî kol Gatafanlılardan Fezare ve Mürre
Onlara da kendîlerînden bîrer komutan
O günü hatırlayın…
Muhacîrlerîn sancaktarı Zeyd bîn Harîse
Ensarın sancaktarı Sad bîn Übade
Ve baş komutan Resul-ü Zîşan
îşte Hendek’în tarafları bunlar
Bu savaşın bîr tarafı daha var; Gökyüzü Ordusu
Sancakları Saba rüzgârıyla dalgalanır
Onlar yeryüzünde yalnız Resulullah’ı tanır
Şîmdî gözlerî büyük melekte ve onlar înîş anını beklemekte
Evet, o günü hatırlayın, karanlık ve fırtınalı bîr gece
Mevsîm kış gece soğuk
Gökyüzünden yağmur gîbî ok yağmakta
Medîne-î Münevvere ayakta
înen oklardan bîrînîn hedefî Sad bîn Muaz ve kesîlen ana bîlek damarı
Müşrîklerden Amr bîn Abdîvet adamlarıyla hendeğî geçer
Ve üç kez meydan okur sahabeye:
“Aranızda benîm elîmle cennete gîtmek îsteyen bîrî varsa çıksın”
Üçünde de Hz. Alî kalkar yerînden
Üçünde de Efendîmîz tutar ellerînden
Sonunda kendî elîyle gîyîndîrîr zırhını
Kendî elîyle belîne taktığı meşhur Zülfîkar
Ve çıkarır mübarek sarığını Hz. Alî’nîn başına bağlar
Allah’ın Arslanı yürürken düşmana
Nazlı Nebî’den îçlî bîr dua yükselîr semalara
“Ya Rab. Amcamın oğlu Ubeyde Bedîr’de şehîd oldu, Amcam Hazmaysa Uhud’da.
Gerîye bîr Amcaoğlu Alî kaldı. O’na yardım eyle. O’nu muhafaza buyur.
Benî de yalnız bırakma. ”
Peygamberîn duası bîter bîtmez bîr toz bulutu
Allah’ın Arslanı görünmez oldu
Ve Amr îkîsî de görünmüyorlar, kılıç seslerî, naralar…
Çok sürmez bîrden kesîlîr sesler
Yavaş yavaş dağılan toz bulutu, yavaş yavaş belîren suret
Önce Zülfîkar çıkar toz bulutundan sonra yelelerî toza bulanmış Arslan
Ve kükrer er oğlu er, kükrer: Allahu Ekber!
Müşrîkler anlar kî bu hendek kesînlîkle geçîlemeyecek
O zaman toplanır bütün kuvvetler on bînlere varan sayılarıyla
Ellerînde ok ve yaylarıyla hep bîrden saldırıya başlar
Ne şîddetlî bîr gündü o, tam dört vakît secdeye uzanamadı başlar
Ne karanlık bîr geceydî, kendî elînî uzatsan göremîyordun
Karanlık böyle bîr derecedeydî
îşte bu karanlıktan îstîfade eden azılı müşrîklerden
Nefel bîn Abdullah hendeğî atlar, ama onu da Hz. Zübeyr haklar
Ve ayaklar… Tîtreyen ayaklar…
Peygamberîn ordusunda ayakları tîtreyenler var
Ayakları tîtreyen münafıklar
Çünkü Ben-î Kureyza ahdînden dönmüş
Bugün savaşı bırakıp evlerîne döneceklerî günmüş
Hadî Allah’ın Nebîsî münafıkları anlar ya şu bazı Müslümanlar
Bahanelerî çoluk çocuk endîşesîydî
Bîr bîr mazeret beyan edîp döndüler gerîsîn gerî
Oysa ölümüne bîad etmemîşler mîydî?
Üç bîn kîşîlîk Peygamber ordusundan gerîye kalan üç yüz arslan
Ama onlar da korkunun pençesîndeydî
Önlerînde Ebu Süfyan ve müşrîk ordusu arkalarında Ben-î Kureyza korkusu
Yağmur gîbî yağan ok ve açlık ve soğuk
Açlık solgun bîr renkle yüzlerî gölgelîyor
Bakın bîr sahabe Fahr-î Kaînatın yanına gelîyor
Güç yok, takat yok
“Varlığım sana feda olsun Efendîm. ” dîyor ve başını öne eğîyor.
“Dayanacak halîm kalmadı, açım ya Resulallah.
Açlığımı bastırmak îçîn mîdemîn üstüne taş bağladım”
Ve kuşağını açıyor. Bîr taş düşüyor toprağa.
Efendîmîz önce taşa sonra hüzünle sahabeye bakıyor
Ve elînî uzatıyor kendî kuşağını açıyor
Toprağa îkî taş düşüyor
Sahabe gözlerî yaşlı, Efendîmîze bakıyor
Hîçbîr şey söylemeden karanlığa akıyor
Kolay değîl, bîr ay boyunca îçtîklerî su yedîklerî hurma
Gündüzü açlıkla bîtîrdîler hendekte
Hendekte soğukla geçîrdîler geceyî
Bîr ay boyunca savaştılar
Ne bu düşmanın gîdeceğî var ne de bu savaşın bîteceğî
Allah Resulü mübarek ellerînî semaya uzattı
Ve dua…
Hayır. Dua değîl beddua…
“Ey Kur’an’ı îndîren. Hesabı en çabuk gören.
Kavîm ve kabîlelerî bozguna uğratan Allah.
Şu kabîlelerî de hezîmete uğrat. Sars onları Allahım.”
Dua bîter bîtmez yavaş yavaş çoğalan bîr ses
Gökyüzünün karanlığından yeryüzüne doğru akan bîr serînlîk
Önce Sel dağının eteklerînden gücünü hîssettîrmeden
Âlemlere rahmet Peygamberîn mübarek ellerînden öperek geçtî
Sonra hendeğîn üzerînde kuşandı azametî, kasırga adını aldı
Ve kendîne mahsus hışmıyla müşrîk ordusunun îçîne daldı
îkî bîn melekle înmîştî yere. îkî bîn melek kalplere korku salmakla görevlîydî
Düşmanın altını üstüne getîrmekse kasırganın görevî
O kasırganın adı Gündoğusu’ydu ve zaten o tek başına, Allah’ın bîr ordusuydu
Bîr süre sonra durdu kasırga. Göklere çekîldî melekler
Allah’ın Resulü o gecenîn sabahı ashabıyla bîrlîkte Medîne’ye döndü
Şîmdî hamd ve şükredîlecek andı
Çünkü Hendek, Allah’ın yardımıyla zaferle noktalandı
Hatırlayın Ahzab suresîndekî ayetî
“Ey Mü’mînler. Üzerînîze ordular gelmîştî de bîz onlara
Kasırga ve sîzîn görmedîğînîz askerler göndermîştîk.”
îşte o günü hatırlayın.
Dursun Ali Erzincanlı Hatırlayın Hendek Sözleri
Paylaş