Bîr ulü’l emr îdîn emrîne gîrdîk
Ezelden bey’atlî hakanımızsın
Er îdîn sayende murada erdîk
Dünya ve ahîret sultanımızsın
Unuttuk îlhan’ı, Kara Oğuz’u
îşledîk senî gözbebeğîmîze
Bağışla ey şefî kusurumuzu
Bîn küsur senelîk emeğîmîze
Suçumuz çoksa da sun’umuz yoktur
Şımardık müjde-î sahabetînle
Gönlümüz gadîr gözümüz toktur
Doyarız bîr lokma şefaatînle
Nedense kîmseler dînlemez eyvah
O kadar saf olan dîleğîmîzî
Bîr ümmî sîne de Ya Resulullah
Ancak sen okursun yüreğîmîzî
Suları tükendî gülabdanların
Dînmedî gözümüz yaşı merhamet
Küllerî soğudu buhurdanların
Aşkınla bağrını yakmada mîllet
Gelmemîş Türkçe’de Kıysu Hassan’ın
Yok bîzde ne Bürde ne Muallaka
Yolunda baş veren Al-î Osman’ın
Lal île yazdığı tarîhten başka
Ne kanlar akıttık hep senîn îçîn
O ulu kîtabın hakkıçün azîz
Gücümüz erîşsîn ve erîşmesîn
Uğrunda her zaman dövüşeceğîz
Yapamaz Ertuğrul evladı sensîz
Can verîr cananı veremez Türkler
Ebedî hadîm’ül haremeynînîz
Ölsek de Ravza’nı ruhumuz bekler