Senî seven, senîn gîbî olmalı.
Ve senîn gîbî sultânım, Allah’a kul olmalı.
Namaz, gözünün nuru…
Sen namaz îçîn mîhrâba yaklaşınca,
Yüz yîrmî dört bîn peygamber geçer sağına,
Solunda Ashâb-ı güzîn
Ve saf saf melekler…
Sonra mîlyonlarca velî
Edeple ardına geçer.
Mümînler sıra sıra…
Canlı cansız tüm varlık…
Sen namazdasın
Ve kaînat ardında…
Uzanır öpülesî ellerîn.
O nurlu ellerîn
Rahmân’ın dergâhına uzanır.
îsteyen sensîn; veren Allah!
îste sen,
“Rabbîn sana verecek ve sen hoşnut olacaksın.”
Sen îste kî
Allah’a yakarışın yüreklerîmîzî yaksın
Sen îste kî,
Âlemler sesînî sesîne katsın;
“Ver, ne olur Allah’ım!
Habîb’în ne îstîyorsa bîze de ver Allah’ım!”
Senî seven, senîn gîbî olmalı
Senîn gîbî sultanım, Yîğît olmalı
Hanî geceydî, Medîne’de bîr geceydî,
Karanlığın bîle kanını donduran
Bîr ses duydu însanlar!
O sesîn ürpertîsînî ancak duyanlar anlar.
Medîne halkı korkuyla sokaklarda
Herkes sesîn geldîğî yöne doğru bakar da
Bîr adım bîle atamaz.
Ebubekîr de atamaz
Ömer de Alî de…
Ve îşte tam o an
Sen çıkarsın karanlıklardan
Sesîn geldîğî yerdesîn
Beyaz bîr atın üzerîndesîn
Boynunda kılıcın
Endîşe edecek bîr şey yok dersîn
Sahabeye göre sen
Yîğît üstü yîğîttîn
Alî’ye göre sen yîğîtler üstü yîğît
Öyle dîyor velîlerîn babası
Savaşlarda Hazretî Peygamber kadar
Düşmana yaklaşan bîr kîmse bulunmazdı
Bîr çok defa başımız sıkıntıya gîrînce,
Ve dağılınca ordu bîr adım bîle gerîlemezdî O
Atı düşmana yaklaşırken
O’nun sesî yükselîrdî
Nereye kaçıyorsunuz!
Ben Allah’ın Resuluyüm
Abdülmuttalîp oğlu Abdullah oğlu Muhammedîm
Sen yîğît üstü yîğîttîn
Senî seven senîn gîbî olmalı
Ve senîn gîbî sultanım
Cömert olmalı
Sen halkın faydalanması îçîn
Esîp duran rüzgardan daha cömerttîn
Dünyalık bîr şey îstense senden
Asla olmaz demezdîn
Çünkü sen înfakla emrolunmuştun
Yoksulluktan korkmazdın
Kîm bîlîr kaç geceyî aç olarak geçîrdîn
îsteseydîn dağlar yürürdü yanında
îsteseydîn sana cennet sofraları açardı Hz. Meryem
Sen îsteseydîn
Ebu Talîp’în sofrası gîbî
Senîn uzanmadığın yemeğe hîç kîmse uzanmazdı
Senîn oturmadığın sofralara
Oturmazdı hîç kîmse
Ama sen kîm bîlîr kaç gece
Açlığından uyuyamadın
Çünkü sen öylesîne cömerttîn
Bîr gün Bîlal’în evînî şereflendîrmîştîn
Bîlal odanın bîr köşesînde hurma bîrîktîrmîştî
Bu nedîr dîye sormuştun ona
Hurmadır Ya Resulallah !
Senîn mîsafîrlerîn îçîn saklıyorum demîştî.
Ve sen konuştun sonra
Öyle bîr konuştun kî
Sesîn dalga dalga, asırlara çarpa çarpa
Bîlallere ulaştı
înfak et Bîlal, înfak et!
Arşın Rabbî eksîltîr dîye korkma!
Sen cömert üstü cömerttîn
Senî seven senîn gîbî olmalı
Senîn gîbî Sultanım
Ümmetîne düşkün olmalı
Ümmetî dîye doğdun
Kendî nefîslerîmîzden bîr Rasuldün
Günah îşlememîz hep güç geldî sana
Bîze pek düşkün
Mü’mînlere karşı çok şefkatlî ve merhametlîydîn.
Sadece mübarek nazarlarınla büyüyenlere değîl
Sonradan gelecek ümmetînî de düşündün
Ya Rasulallah!
Bîr gün arkadaşlarını selamladığında buyurmuşsun:
Sîzler şahît olun kî
Kıyamete kadar bana tabî olacak mümînlere de selam!
Selamın geldî bîze
Cana can katan selamın geldî
Ve şîmdî bîzden de sana selam
Selam senîn üzerîne olsun ey Allah’ın Habîbî!
Selam senîn üzerîne olsun ey Allah’ın Rasulu!
Ve selam olsun Al ve Ashabına!
Sahabe senî gördü,
Senî sevdî ve yüceldî
Bîzse senî sevenlerî gördük
Adın anılınca yaşaran gözler gördük
Allah denîlînce sararan yüzler gördük
Tesellîmîz bu oldu…
Ve asıl tesellîmîz Ya Rasulallah
Sen kî bu kadar merhametlîsîn
Bu kadar cömertsîn
Bu kadar düşkünsün bîze
Ya senî yaratan Allah?
Senî merhametlî yaratan Allah
Senî merhametle yaratan Allah
Nasıl merhametlîdîr?
Nasıl cömerttîr?
Nasıl kullarına düşkündür?..