Şam camindeyiz ama şimdi değil.
Simsiyah atların yelelerinden, vefasızlığın tuttuğu günden yıllar sonra.
Şam camindeyiz ama şimdi değil.
Toprağın Ehl-i Beyt kanıyla sulandığı günden yıllar sonra.
Şam camindeyiz ama şimdi değil.
Zeynep’in sözlerinde latife, gözlerinde yaş kuruduktan sonra.
Şam camindeyiz ve O da camide.
O ki, adı anılmaya bile değmez aslında.
İsim var ki, insana Allah’ı anlatır.
İsim var ki, duyulunca zulmü hatırlatır.
Şam camindeyiz ve Yezit de camide.
Zalim ’in imamı Ehli Beyt’e hakaretler ediyor.
Resulullah’ın Ehline dil uzatıyor, hem de Resulullah’ın minberinde.
Ve biri var ayağa kalkıyor. Evet biri var ayakta.
Sanmam ki o ayağa kalkınca Seyit ile Hamza Uhud’da yatıyor olsun.
Sanmam ki yeryüzünün uluları ayağa kalkmamış olsun.
Biri var ayakta, o gün yeryüzünde ondan daha hayırlısı yok hayatta.
Güneşin batışına sırtını vermiş bir Arslan gibi,
Zirvede tek başına bir Arslan gibi kükrüyor.
Yezit susturamıyor onu. Yezit’ in yapacağı bir şey yok.
Çünkü halk dinlemek istiyor bu Arslan’ı.
Çünkü halk onu dinlemeden gitmez.
Zaten delikanlının olduğu yerde eli kanlının da sözü beş para etmez.
Şam camiindeyiz ve caminin minberi.
Minber’in önünde Arslan, ağır adımlarla çıkıyor basamakları
Sanki dünyanın yükü omuzlarında
Yüzünü cemaate dönüyor ve başını kaldırıyor.
Yüzü parlak, yüzü kan kokan kerbübela gecesinde doğan dolunay gibi parlak.
Karanlığın örtmeye çalıştığı ihanetin şahididir yüzü.
Bakışları merhamet yüklüdür ama şimdi değil.
Nazarları Kevser suyudur ama şimdi değil.
Şimdi cehennem kapılarından bir kapıdır gözleri.
Her ateş yakacağı yerden emin.
Şimdi bakışları alev alev kalbine saplanıyor zalimin.
Kimdir bu yaralı aslan?
Hani isim var ki insana Allah’ı anlatır dedik ya,
İşte o isim; “İmam Zeynel Abidin.”
Hz. Hüseyin’in oğlu. Kerbele’da hayatta kalan tek Seyit.
Kıyamete kadar gelecek seyyitlerin babası.
Ve konuşmaya başlıyor;
Ehl-i Beyt’in en büyük düşmanına ve tüm insanlığa,
Seyit kimdir, Ehl-i Beyt nedir anlatıyor.
Ey insanlar! Bize altı şey ihsan edilmiş,
Ve yedi şey sebebiyle de biz üstün kılınmışız.
Bize ilim, hilim, cömertlik, fesahat, cesaret
Ve müminlerin kalbinde bize karşı bir sevgi verilmiştir.
Üstünlük sebebimizse şunlardır;
Allah’ın seçkin peygamberi Muhammed Mustafa (Sav) bizdendir.
Doğru sözlü Ali Keremallahü Veche ve Caferi Tayyar bizdendir.
Allah ve Resulunun Aslanı Hamza bizdendir.
Cennet gençlerinin Efendisi ve
Bu ümmetin Peygamberinin iki torunu Hasan ve Hüseyin bizdendir.
Ve yine Deccali öldürecek olan Mehti’de bizdendir.
Ey insanlar! Beni tanıyan tanıyor.
Tanımayanlara da haset ve nesebimi beyan edeceğim.
Ey insanlar! Ben Mekke ve Minanın oğluyum.
Ben zemzem ve safa’nın oğluyum.
Ben arafatta en güzel dua edenin oğluyum.
Ben Müzdelife’de konaklayanların en şereflisinin oğluyum.
Ben Kabe’yi tavaf edenlerin en keremlisinin oğluyum.
Ben Safa ve Merve’de en güzel yürüyenin oğluyum.
Ben bir gece Cebraille miraca yükselenin oğluyum.
Ben Bedir ve Huneyn’de Resulullah’ın yanında savaşan,
Ve bir an olsun Allah’ı inkar etmeyen kimsenin oğluyum.
Ben müminlerin salihinin, Nebilerin varisinin
Müslümanlarının rehberinin, Mücahitlerin nurunun
Hendek savaşında İslam’ı yok etme amacıyla bir araya gelen
Müşrikleri dağıtan kimsenin oğluyum.
Ben bütün Müslümanların en cesur ve yiğidinin oğluyum.
O ki, Hasan ve Hüseyin’in babası Ebi Talibin oğlu Ali’dir.
Ben Fatıma-tüz-Zehra ve Seyyide tün Nisa’nın oğluyum.
Kadınların Efendisinin oğluyum.
Ben Hatice Tül Kübra’nın oğluyum.
Ben kanına boyanan kimsenin oğluyum.
Ben Kerbela kurbanının oğluyum.
Ben bir kurban gibi boğazlananın oğluyum.
Oysa onun masun boynunda ve kanında kimsenin hakkı yoktu.
Ben kendisi için cinlerin karanlıklarda ağladığı
Ve kuşların gökte ağıt yaktığı Hüseyin’in oğluyum.
Şimdi Ey Yezid! Aziz ve Kerim olan Allah Resulü
Benim mi yoksa senin mi ceddindir.
Eğer benim ceddimdir dersen, insanlar senin yalan söylediğini bilecekler.
Benim ceddim olduğunu söylersen,
O halde niye babamı haksız yere öldürdün,
Niye zulüm ve düşmanlık üzere öldürdün,
Niye malını yağmaladın, niye kadınlarını esir ettin?
Şunu unutma ki mahşerde ceddim sana düşman olacaktır.
Ve aslan sustu, Şam ağlamaya başladı.
Şam’ın ağlaması duracak ama şimdi değil.
Suriye’nin gözyaşları dinecek ama şimdi değil.
Son Aslan minbere çıktığı zaman…