İşte aşk, işte muhabbet, işte sevda.
Bir yılan nasıl yanmış Rasullah’ın aşkıyla, muhabbetiyle.
Yanmaya varmıyız canlar, yandım ben,ben yandım ya rasulll.
Efendim, Mübarek sultanım Hz.Ebabekir Sıddık-ı yanında alarak medine yollarına revan olmuşlar. Efendim, sultanım, canlar canı, güzeller güzeli efendim gelmişler Sevr mağarasına Hz.Ebabekir Sıddık ile beraber.
Efendimin uykusu gelmiş, istirata çekilmişler. Hz.Ebabekir Sıddık kurban olam, Hz.Cebrail(a.s) geldi dediki Ya Rasul eğer Ebabekir Sıddık olmasaydı helak olurdum Ya Muhammed dedi o büyük zat.
İşte mağarada Resullullahın başında bekliyor efendim uyusun diye. Mağarada delikler varmış aşıklar! Delikleri sarığıynan cübbesiynen kapattı o dost. Ama cübbe ve sarık yetmedi delikleri kapatmaya. Ellerini ve ayaklarını uzattı Hz.Ebabekir.
Aradan bir zaman geçti ki, o Hz.Ebabekir Sıddık(r.a) mübarek ayağını bir yılan ısırmış. Sıddık-ı ekber dayanamamış; acıya, mübarek kendisini sıkmaya başlamış. Kendisini sıkınca mübarek gözünden yaş gelmiş. O canlar canının o güzeller güzelinin mübarek yüzüne damlamış.
Efendim, sultanım uykudan uyanmış. Hz.Ebabekir sıddıka dönerek;
Ne oldu ya Ebabekir?
Bir şey yok ya Rasulallah. Ne oldu ya Ebabekir?
Bir şey yok ya Rasulallah.
Diyerek bayılmış mübarek,düşmüş yere. Efendim, o canlar canı,sultanım mübarek tükürüğünü yılanın ısırmış olduğu yere sürmüş. Mübarek ayağı şifa bulmuş canlar.
Efendim,sultanım mağara deliğinden başını gösteren yılana doğru dönmüş;
Ey yılan bana bak!
Yılan konuşmaya başlamış Rasulallahla. Buyur ya Rasulallah.
Buyur ya Rasulallah demeye başlamış yılan. Efendim demişki;
Ey yılan Rasulallahın arkadaşı olan sıddık-ı Ekberi sokmaya haya etmedinmi ey yılan!
Yılan ağlamaya başlamış aşıklar.
Ya Rasulallah ismini Hz.İsa’dan duydum. İsmini duyar duymaz ismine aşık oldum, aşık oldum. Dediki Hz.İsa Ahmet adında bir peygamber gelecek, Sevr mağarasında konaklayacak.Ya Rasullah özür dilerim, o mübarek cemalini görmek istedim; mübarek cemalini görmek isterken Sıddık-ı Ekber’in ayakları engel oldu ya Rasullallah.
Diye ağlamaya başlamış yılan.
600 seneden beri bu mağarada senin nur cemalini görmek için bekliyorum. Cehennem kükreyip kalktığı zaman, ateşin üstüne yaktığı zaman, annesi kızından kaçtığı zaman; mahşer meydanında ne olur banada şefaat eder misin ya Rasulallah, şefaat ya Rasulallah. Demiş yılan.
İşte ben buna yanıyorum,
Bir yılan kadar olamadım Yarab.
Bir yılan kadar Rasulallahın aşkına yanamadım, Yanamadım Yarab.
Mekke’deki Sevr dağının hasreti var hem yılanın
Peygamber’i çok bekledi izahı zor bu sevdanın
Olamadım olamadım yılan kadar olamadım
O yüce Rasul aşkına onun gibi dalamadım
Yüce Rasul’un aşkına onun gibi dalamadım
Ragara bir gül bahçesi, geldi kainat incisi
Yılanın derdi bambaşka, onunki Rasul sevgisi
Olamadım olamadım yılan kadar olamadım
O yüce Rasul aşkına onun gibi dalamadım
Yüce Rasul’un aşkına onun gibi dalamadım
Derdim seni görebilmek, muradıma erebilmek
Arzum buydu ya Muhammed, hoş geldin sen diyebilmek.