İşte aşk, işte muhabbet, işte sevda bir yılan nasıl yanmış Resulullahın aşkıyla muhabbetiyle yanmaya var mıyız canlar.
Yandım ben. Ben yandım Ya Resûl!!
Efendim….Mübarek Sultanım……Hz.Ebû Bekir yanında olarak Medine yollarına revan olmuşlar. Efendim….Sultanım….Canlar canı…Güzeller güzeli Efendim gelmişler Sevr Mağarasına Hz.Ebû Bekir Sıddıkıyla beraber.
Efendimin uykusu gelmiş istirahate çekilmişler.Hz.Ebu Bekir Sıddık Kurban olam.Cebrâil(Aleyna Ve Aleyküm Selam) geldi.Dediki: Ya Resûl!Eğer Ebû Bekir Sıddık olmasaydı.Helak olurdun Ya Muhammed! dedi. O büyük zat Mağarada Resulullah’ın başında bekliyor. Efendim uyusun diye.
Mağarada delikler varmış aşıklar delikleri sarığıylan, cübbesiylen kapattı o dost ama delikleri kapatmaya yetmedi. Ellerini ve ayaklarını uzattı Hz.Ebû Bekir. Aradan bir zaman geçti ki Hz.Ebû Bekir Sıddık(r.a) mübarek ayağını bir yılan ısırmış. Sıddıkı Ekber dayanamamış acıya mübarek kendisini sıkmaya başlamış. Kendini sıkınca mübareğin gözlerinden yaş gelmiş.
O canlar canı…O Güzeller güzelinin mübarek yüzüne damlamış. Efendim… Sultanım… uykudan uyanmış. Hz.Ebû Bekir’e dönerek ne oldu Ya Ebû Bekir “Bir şey yok Ya Resulullah.” Resulullah ne oldu Ya Ebû Bekir “Bir şey yok Ya Resulullah.” diyerek bayılmış mübarek düşmüş yere. Efendim… O canlar canı sultanım… mübarek tükürüğünü yılanın ısırmış olduğu yere sürmüş.Mübarek ayağı şifa bulmuş canlar.
Efendim Sultanım…Mağara deliğinden başını gösteren yılana dönmüş. Ey Yılan!Bana bak.Yılan konuşmaya başlamış Resulullah’la.Buyur Ya Resulullah Buyur, Ya Resulullah demeye başlamış yılan. Efendim… demiş ki Ey Yılan! Resulullah’ın Arkadaşı olan Sıddıkı ekberi sokmaya hayâ etmedin mi? Ey Yılan………
Yılan ağlamaya başlamış.Ya Resulullah!ismini Hz.İsa’dan duyduk, ismini duyar duymaz ismine aşık oldum,aşık olduk.
Dedi ki Hz.İsa:
“Ahmed adında peygamber gelecek sevr mağarasında konaklayacak. Ya Resulullah! Özür dilerim O mübarek cemalini görmek istedim. Cemalini görmek isterken Sıddıkı Ekberin ayakları engel oldu Ya Resulullah diye ağlamaya başlamış yılan.
600 seneden beri bu mağarada senin o nur cemalini görmek için bekliyorum. Cehennem kükreyip kalktığı zaman, ateşi üzerini yaktığı zaman, annesi kızından kaçtığı zaman mahşer meydanında ne olur bana da şefaat eder misin Ya Resulullah! Şefaat eder misin Ya Resulullah demiş yılan….
İşte ben buna yanıyorum. Bir yılan kadar olamadım Ya Rab…
Bir yılan kadar Rasulallahın aşkına yanamadım, Yanamadım Ya Rab…
Mekke’deki Sevr dağının hasreti var hem yılanın
Peygamber’i (s.a.v) çok bekledi izahı zor bu sevdanın
Olamadım olamadım yılan kadar olamadim
O yüce Rasul (s.a.v) aşkına onun gibi dalamadım
Yüce Resul’ün (s.a.v) aşkına onun gibi dalamadım
Mağara bir gül bahçesi, geldi kâinat incisi
Yılanın derdi bambaşka, onunki Rasul (s.a.v) sevgisi
Olamadım olamadım yılan kadar olamadim
O yüce Rasul (s.a.v) aşkına onun gibi dalamadım
Yüce Resul’ün (s.a.v) aşkına onun gibi dalamadım
Derdim seni görebilmek, muradıma erebilmek
Arzum buydu ya Muhammed (s.a.v), hoşgeldin sen diyebilmek
Olamadım olamadım yılan kadar olamadim
O yüce Rasul (s.a.v) aşkına onun gibi dalamadım
Yüce Resul’ün (s.a.v) aşkına onun gibi dalamadım