War made him a soldier Savaş onu asker yaptı
Little Frankie Mear Küçük Frankie Mear
Peace left him a loser Barış onu ezik bıraktı
The little bombardier Minik bombardımancı
Lines of worry appeared with age
Unskilled hands that knew no trade
Endişe çizgileri yaşla beraber ortaya çıktı
Yeteneksiz eller ticaret bilmezdi
Spent his time in the picture house Resim evinde geçirdi zamanını
The little bombardier Minik bombardımancı
Frankie drank his money Frankie parasını içti
The little that he made Az kazanırdı zaten
Told his woes to no man Kederini hiç kimseye anlatmazdı
Friendless, lonely days Arkadaşı olmadan, yalnız geçen günler
Then one day, in the ABC Bir gün, ABC’de
Four bright eyes gazed longinly Dört parlak göz uzun süre baktı
At the ice-cream in the hand of Elindeki dondurmada
The little bombardier Minik bombardımancı
Sunshine entered our Frankie’s days Günışığı Frankie’nin günlerine geldi
Gone his worries, his hopeless maze Endişeleri gitti, umutsuz hayretinde
His life was fun and his life was full of joy Hayatı eğlenceliydi ve hayatı sevinç doluydu
Two young children had changed his aims İki genç çocuk amaçlarını değiştirdi
He gave them toffees and played their games Toffee Onlara toffees verdi ve oyunlarını canlandırdı Toffee
He brought them presents with every coins he made Kazandığı her kuruşla onlara hediye aldı
Then two gentlemen called him Sonra iki centilmen onu aradı
Asked him for his name Adını öğrenmek için
Why was he friends with the children Çocuklarla neden arkadaştı
Were they just a game? Onlar sadece oyun muydu?
Leave them alone or we’ll get sore Onları yalnız bırak yoksa acı çekeriz
We’ve had blokes like you in the station before Durakta senin gibi herifler vardı önceden
The hand of authority said “no more” to Yetki eli dedi ki “artık yeter”
The little bombardier Minik bombardımancıya
Packed his bags, his heart in pain Çantalarını topladı, kalbi acı içinde
Wiped a tear, caught a train Gözyaşını sildi, treni yakaladı
Not to be seen in the town again Şehirde bir daha görünmemek için