We leave the shores to see the mountains rising
Dağların yükselişini görmek için kıyıdan ayrılıyoruz
A distant impression growing
Uzaktan bir baskı büyüyor
This judgement creates the pain in we hold
Bu karar tuttuğumuz acıyı yaratıyor,
Destructive intentions that serve no purpose
hiçbir amaca hizmet etmeyen yıkıcı niyetleri.
But the end of us all
Kendi sonumuz hariç.
These vultures from the past, coming
Bu geçmişteki akbabalar, geliyor
In all the hells and worlds, the time has come
Tüm cehennemlerde ve dünyalarda, zaman geldi
Delivered from their eyes
Gözlerinden ulaştırdılar
Embrace, suffer, destroy – gift of guilt
Kucakla, acı çek, yok et – suçluluğun hediyesi
The shame and sorrow, self-condemnation
Utanç ve üzüntü, kendini suçlamak
Fill all the gaps and the spaces, unyielding
Bütün aralık ve boşlukları doldur, sağlam bir şekilde
Bestowed upon us, devastating power
Bize, yıkıcı güce kavuştunuz.
We’re building connective tissue to a maze of lies
Yalanların labirentine bağ dokusu inşa ediyoruz
We’re left as starving orphans
Açlık çeken yetim gibi kaldık
The vital core is gone
Hayati çekirdek yok oldu
Our sins are all over and over again we swallow
Günahlarımızı tekrar tekrar bastırıyoruz
We’re sick and tired when this wind blows
Bu rüzgar estiğinde bıkkın ve yorgun oluyoruz
The reflex is insane
Refleks çılgınca
We must forgive and stop blaming ourselves for this love
Affetmeliyiz ve bu aşk için kendimizi suçlamayı bırakmalıyız
These vultures from the past, coming
Bu geçmişteki akbabalar, geliyor
In all the hells and worlds, the time has come
Tüm cehennemlerde ve dünyalarda, zaman geldi
Delivered from their eyes
Gözlerinden ulaştırdılar
I’m leaving this behind – the gift of guilt
Ben bunu geride bırakıyorum – suçluluğun hediyesi
suçluluğun hediyesi
suçluluğun hediyesi