You & me we keep walkin’ around & we see
All the bulsht around us
You try & keep your mind on what’s going down
Can’t help but see the rhinocerous around us
Sen ve ben yürüyoruz
Etrafımızdaki saçmalıkları görüyoruz
Sen neler olduğuna dair akıl sağlığını korumaya çalışıyorsun
Etrafımızdaki gergedanları görmeden duramıyoruz
& you wonder what you can do
& you do what you can
To get bald & hi
& you know I’m still goin’ need you around
You say it’s healing but nobody’s feeling it
Somebody’s dealing – somebody’s stealing it
You say you don’t see & you don’t
Ne yapabilceğini merak ediyoruz
Yapabildiğini yap
Yine de sana ihtiyaç duyacağım biliyorsun
İyileşiyor diyorsun ama kimse hissetmiyor
Birileri anlaşıyor birileri çalıyor
Görmediğini söylüyorsun ve görmüyosun
You say you won’t know & you won’t let it come
Everything someday will be gone except silence
Earth will be quiet again
Seas from clouds will wash off the ashed of violence
Left as the memory of men
There will be no survivor my friend
Bilmeyeceğini söylüyorsun, gelmesine izin vermiyorsun
Her şey bir gün yok olacak sessizlik dışında
Dünya yine sessiz olacak
Bulutlardan deniz şiddetin külünü yıkayıp atacak
İnsanların anısı olarak kalan
Kurtulan olmayacak dostum
Suddenly everyone will look surprised
Stars spinning wheels in the skies
Sun is scrambled in their eyes
While the moon circles like a vulture
Someone stood at a window & cried
Aniden herkes şaşıracak
Yıldızlar gökyüzünde dönen tekerlekler
Güneş gözlerinde pişecek
Ay akbaba gibi etrafımızı sararken
Biri pencere önünde durup ağladı
‘One tear I thought that should stop a war
But someone is killing me
& that’s the last hour to think anymore
Jelly & juice & bubbles – bubbles on the floor
Bir gözyaşı düşündüm ki savaşı durdurabilir
Ama biri beni öldürüyor
Artık düşünmek için son saat bu
Jöle, meyve suyu ve baloncuklar yerlerde
Castles on the cliffs vanish
Cliffs like heaps of rubbish
Seen from the stars hour by hour
As splintered scraps & black powder
From here to heaven is a scar
Uçurumlardaki kaleler yok oluyor
Palavra yığını gibi uçurumlar
Saat başı yıldızlardan göründü
Parçalanmış hurdalar ve siyah toz
Buradan cennet bir yara gibi
Dead center – deep as death
All the idiots have left
Epitaph
The cows are almost cooing
Turtle doves are mooing
Which is why a poo is pooing
In the sun
Sun.
Ölü merkezi, ölüm kadar derin
Bütün aptallar terk etti
Kitabeyi
İnekler neredeyse kuğuluyor
Kumrular möölüyor
Bu yüzden kakalıyor
Güneşte