Bu Dâr-ül-hadis; Şeyh Sadr-ed-din’i Konevî mahallesinde ve kapı çeşmesinden Sadr-ed-din’i Konevîye giderken îmam-ı Bağevî sırasında ve Sadr Meddin’i Konevî türbesine varmadan bir az evvel soldadır. DAR UL-HA-DÎS’in şimdi yalnız taş söveli ve kemerli kapısıyle, kapısının solundaki musluğu kalmıştır. Dâr-ül-hadis yıkılmıştır. Kapının solundaki açık türbesinin üstünde büyük bir meşe ağacı vardı. 1338 hicrî yılında bu ağaç kesilerek satılmış ve parası Kuvayi Millîyeye iane olarak verilmiştir. Dâr-ül-hadisin kıble tarafı mezarlıktı burada pek kıymetli mezar taşları vardı. Bunların bir çoğu yok olmuştur.
Fâtih’in KONYA evkafını yazan tahrir heybeti bu dâr-ül-hadisi tesbit etmişlerdi. O vakit mütevellisi Kadı’nm sülâlesinden Mevlâna Velinin evlâdı idi. Dâr-ül-hadisin evkafı da şunlardı :
1 — Konyaya tabi mezraasından bazı hisseler.
2 — Altundaş ve Hacı Satı bağları.
3 — Kavak değirmeninin üstündeki üç gözlü yeni değirmenin yarı hissesi.
4 — Türbeye bitişik bahçe.
5 — Kadı dolabının; Gülistan bağının, Süleyman dolabının. Hacı Sali-hin, Köşk kavağın, Demir kabıda Kara Hacının, Kaplanın, Akkonun zeminleri.
DÂR-ÜL-HADİS II. Bayezid defterinde de gösterilmiştir. O vakit mütevellisi Şair Nizamî Çelebinin oğlu Hüsrev çelebi idi.
Fâtih defteri bize KONYA tarihini ilgilendiren bazı hakikatler öğretmektedir :
1 — Kadı Hürremşahın türbesi dâr-ül-hadis’in yanındadır. Türbenin ittisalinde bahçesi vardı.
2 — Şimdi kısmen Mevlânanm türbesinin Üçler mezarlığının bulunduğu yere rastlayan Gülüstan bağının zemini Kadı Hürremşahın vakfıdır.
3 — Konya surunun Demirkapı adlı bir kapısı vardır.
4 — Deredeki Yeni değirmenin yarısı Kadı Hürremşahın evkafı arasında idi.
5 — Konyalı Büyük Şair Nizamînin oğlu Cafer çelebi bu dâr-ül-ha-dis’in müderris ve mütevellisi idi. Cafer çelebi aynı zamanda kardeşi Meh-med çelebi ile beraber Yıldırım Bayezid’in oğlu Çelebi Sultan Mehmed’in kızı (Aldı) Hatunun Konyadaki dâr-ül-hadişi’nin mütevellileri idiler.
Kadı Hürrem Şah; KONYA KADILAR KADISI Ebül Meali Ahmed’in babasıdır. Mavlâna Ahmed; SULTAN ALÂEDDÎN CÂMÎt’nin 634 H. 1236 M. tarihli vakfiyesini tanzim etmişti. Bu DÂR-ÜL-HADİS’in sonradan Sadr-ed-din’i Konevî evkafına ilhak edildiğini Sadr-ed-din’i Konevîyi tetkik ederken yazdık.
DÂR-ÜL-HADÎS’in cenup tarafındaki mezarlıkta eski taşlardan bazı döküntüler kalmıştır. PİR HÜSEYÎN BEY TÜRBESÎ önünde lağım kazılırken beş metre kadar toprağın altından çıkan ve Konya öğretmenlerinden İbrahim Damirtaş tarafından buraya nakledilen bir mezarın Mermerden bir ayak taşı vardır.
Bu taşın içinde Selçuk sülüsi ile (— Fişehr-i ZiİKade ) dışında da o yazılıdır.
Baş tarafı bulunmadığı için 508 yılı Zilkadesinde ölen bu şahsın kim olduğunu tesbit etmeye imkân yoktur. Fakat taş tarihi itibarı ile KONYA’nın en eski bir kitabesini taşımaktadır. Taş aynı zamanda SADR-ED-DÎN KONEVÎ civarında, yani surun çeşme kapısının önlerinde sur yapılmadan evvel bir mezarlık bulunduğunu ispat etmektedir. Bu taş KONYA SURU yapılmadan 110 sene evvel yapılmıştır. Bu taş KONYA MÜZESÎ’ne kaldırılması ve bir numaralı Konya kitabesi olarak saklanması lâzımdır.