KONYA ÇARŞISI’nın içinde 36 numaralı sokaktadır. ALÂEDDÎN CÂMÎÎ’nden sonra şehrin en büyük mâbedlerindendir. KONYA‘nın 618 H. 1221 M. yılında yapılan dış kalesinin ATPAZARI KAPISI’nın önüne yapıldığı için ¿böyle adlandırılmıştır. Bu mâbedin bir adı da ( İHYAÎYYE ) dir.
Mâbed; muntazam kesme taşla yapılmıştır. Mâbedin ön tarafını 10 mermer sütunun tuttuğu bir son cemaat yeri örter. Başlıkları sâde olan bu sütunlar BİNDİRME denilen ikişer parçadan müteşekkildir. Sağdan son sütunun alt parçası olukludur. Ortasından kabartma bir kurdelâ yılan gibi sarılmıştır. Sol taraftaki son sütunun kaidesi de AKANT yapraklı bir sütun başlığıdır. Bunların gayr-i İslâmî eski eserlerden devşirildikleri anlaşılmaktadır. Esasen mâbedin taşları da tarihî kale dıvarlarmdan sökülmüştür. Câmiin üstü kurşun ve kısmen saç örtülü çatıdır. Son cemaat yerinin altında sekiz dükkân ve mağaza vardır. Sağ tarafında da bir şadırvan görülür.
Mâbedin üç kapısı vardır. Son cemaat yerine sekiz merdivenle çıkılır.
Doğuya açılan kapısının solundaki riıinâresinin alt kısmı taş, şerefeden yukarısı tuğladır. Küpünde üç mavi çini görülür. Şerefe ve külâh altını mavi çiniden iki kuşak sarar. Mâbedin sol ve sağ dıvar köşesi iki demir çenber içine alınmıştır. Mâbedin içinde dört boğdam halinde 16 sütun vardır. Mâbedin sol tarafına sonradan 10 abdest musluğu yapılmıştır. Mâbedin kıble kapısı üstünde MÜKEBBİRLİK vardır.
Mâbedin bu kapısının âdi taş kemeri üstündeki yarım daire şeklindeki taşın kenarlarında Eshab-ı Kehfin adları, üstünde (Maşaallah) yazılıdır. KONYA’lı Şair Zehrinin yazdığı manzumenin son mısraı Ebced hesabına vurulunca 1285 tarihi çıkar ki bu da altına rakamla-yazılmıştır. Kitabeye göre mâbed yandıktan sonra 1285 H. 1868 M. yılında halkın yardımı ile tekrar yapılmıştır. ANKARA’da kuyud-i kadime arşivinde bulunan KONYA livâsınm mufassal defterinde bu mâbedin 1060 H. 1650 M. yılında yapılmış Arapça bir vakfiyesi vardır. Vâkıf Mâbedin mütevelliliğini Mustafa Çelebi’ye vermiştir. Ondan sonra evlâdına şart koşmuştur. Vakfiyenin üstünde KONYA KADI’sı Mehmed İbn-i Şeyh İbrahim’le KONYA MÜFTÜ’sü Mustafa efendilin tasdikleri vardır. Şahitleri şunlardır :
Sultan Süleyman câmii vâizi Şeyh Abdurrahman, Ülemadan Sadreddini Konevî türbesinde vâiz Şeyh Mustafa, Alâeddin câmii vâizi Şeyh Mahmud ibn-i Ömer, Şerafeddin câmii vâizi Abdülhalim ibn-i Muharrem, Kadılardan Mevlâna Ali ibn-i Mahmud, Hazreti Mevlâna Türbesi îmamı Mevlâna Ham-mamî hacı Mehmed ibn-i Mustafa, hatiplerden Mevlâna Abdurrahman, Ta-rikatçi Ahmed Çelebi tbn-i Mustafa, Derviş Mehmed, Mevlâna kapıcılarından Derviş Sefer.
Hüseyin Çelebi; bu câmi ile beraber MEVLÂNA ve ŞEYH ALAMAN TÜRBELERİ’nin yanma birer SIBYAN MEKTEBİ yaptırmıştır. Vâkıf bu hayır eserlerine vakfettiği Alaca hanın içine de ayrı bir mes-cid bina etmiştir. Câmiin imam ve müezzinine günde ikişer, mektep muallimlerine dörder dirhem verilmesini şart koşmuştur. Hüseyin Çelebi; içkale kapısının karşısındaki HACI ISHAK CAMI’nin hatibine de hergün iki dirhemlik bir tahsis yapmıştır. Çelebi; babasının ve atalarının, ninelerinin ve karılarının ruhları için kur’an okuyanlara ayrı ayrı para verilmesini de vakfiyesine yazmıştır.
Ninesinin adı Aynî hatun’dur. Kendisinden evvel ölen karılarının adları da Hanî ve Mısırlı kadın diye meşhur olan Şirzade hatun’dur.
Mâbed; inşasından bir müddet sonra yıkılmıştır. 1226 H. 1811 M. yılında mâbedi Eşenlerli oğlu Köse Müftü şöhretini taşıyan Abdurrahman efendi yeniden yaptırmıştır. ANKARA Vakıflar Umum Müdürlüğünde vakıflar defterinin birinci cildinin 38 nci sahifesinde Cumadelahire 1226 ta-rinde tanzim edilmiş Türkçe bir vakfiyesi vardır. Vakfiyeyi KONYA KADISI Haşan efendi tanzim ve tescil etmiştir. Vâkıfın torunlarından Mehmed bey bize; Köse Müftü ve kardeşi hakkında şu malûmatı vermiştir :
«Köse Müftü NAKİB-ÜL-ÜLEMA imiş. Şehid Ahmed efendi isminde bir de kardeşi vardır. Bu da kıymetli bir müderris ve ilim adamı idi. KONYA MÜFTÜSÜ idi. Verdiği bir fetvadan dolayı öldürülmüştür. 3500 kadar talebe yetiştiren bu zata bir gün demişler ki :
— Aleyhinde fetva verdiğiniz adam sizi öldürecektir!.. .
Cevap şu olmuş :
— Bırakınız L.Biz onunla altı ay sonra Tanrının huzurunda muhakeme olacağız!..
Bu adam kendisini öldürmüş, altı ay sonra da şirpençeden kendisi ölmüştür. Yerine kardeşi Köse Abdurrahman efendi KONYA MÜFTÜLÜĞÜ’ne tayin edilmiştir. İşte mâbedi o yaptırmıştır.
Câmiin imam, hatip, müezzin, kayyum gibi müstahdemleri ile kandil yağlarının masrafları Çelebi Hüseyin vakfı gelirleri ile Abdurrahman efendi’* nin bıraktığı paralardan ödenirmiş. Abdurrahman efendi ihtiyarladıktan sonra mâbedin mütevelliliğini damadı ve hem de biraderzadesi olan Hacı Süleyman efendi’ye bırakmıştır. Hacı Süleyman efendi öldükten sonra dedem ikinci Abdurrahman efendi mütevelliliğe getiriliyor.
1284 H. 1867 M. yılında KONYA ÇARŞISI yanarken bu câmi de yanmıştır. Dedem telâşe düşmüştür. Annesi Meryem hatun ona der ki :
— Câmi yanmıştır. Deden nasıl yaptırmışsa biz de yaptırırız. Sen bana babanın dostlarını çağır!.. Dostlan toplanırlar. Hanım onlara :
— Köse Abdurrahman efendi’nin beş bin altunluk bir vasiyeti vardır, der ve sakladığı koraş ocağının altından çıkararak onlara verir.»
Câmiin kitabesinden anladığımıza göre hayır severlerin teberru ettikleri para ile bu günkü câmi yapılmıştır. Mehmed beyin anlattığına göre mâbedin 62 kadar dükkânı varmış. Mazbut evkaf arasına alındıktan sonra gelir dükkânlarının hemen hemen hepsi satılmıştır. Bu dükkânlardan 20 tanesi 150 şer liraya satılmıştır.