Mâbed; TAŞ CÂMİ’nin kuzey batısında AKSİNNE MAHALLESÎ’nde çeşmenin karşısmdadır. Mâbedi tek bir kubbe örtmektedir. Kubbe çatılırken tuğlalardan çok güzel şekiller meydana getirilmiştir. Kubbenin üstünde yine tuğladan çıkıntı halinde süsler vardır. Mâbedin tışı samanlı çamurla sıvanmıştır. Divarlarınm da tuğla ile yapıldığı anlaşılmadadır. Mâbedin kapısı şimal batı köşesine açılmaktadır. Dört tarafına beyzî kemerli dört penceresi vardır. Pençere üstlerini mavi ve siyah mozayıkler süslemektedir. Pençere-lerden üçü sonradan kapatılmış, soldakinin de üstü yıkılmak suretiyle genişletilmiştir. Mâbedin pençere altlarına kadar olan kısmının eskiden çinilerle kaplı olduğu çini yuvalarından anlaşılmaktadır:
Mâbed; ABDÜLAZÎZ, ŞEKERFURUŞ, SIRÇALI MESCİD’leri ti-pindedir. içi sonradan doldurulduğu için kapısı da yükseltilmiştir. Kapısının açıldığı yüzde BAŞARABEY ve SIRÇALI mescidlerinin önlerindeki gibi tonoz kubbeli bir son cemaat yeri bulunduğunu tahmin ediyorum. Bununki-nin de kubbeleri onlarınki gibi yıkıldığı için sonradan buraya kerpiç divarlı ve ağaç ürtülü bir kısım yapılmıştır.
Bu taş başka bir yerden mi getirildi. Yoksa mâbedin yıkılan cephesinden mi alındı.? Bunu tespit edemiyoruz. Mâbedin Yedinci hicret asrı Selçuk eserlerinden olduğu yapı ve malezime karekterinden açıkça anlaşılmaktadır! înşa tarihi ve mimarı gibi bânisini de kat’iyetle söyleyebilecek bir vesika henüz elimize geçmedi. Yalınız şurasını belirtmek isteriz ki mâbedin mihrabı bu tipden diğer mescidlerin mihrablarına hiç uymaz. Bunun mihrabı sonradan divara; oymak suretiyle uydurulmuştur. Bundan şöyle bir mâna çıkarmak isteyoruz :
Burası mescid olarak yapılmamıştır. Ya bir türbe ve yahud da bir dârül-huffaz idi. Sonradan Mescid haline konulmuştur. KONYA‘ya yapıldığı maksadın dışında kullanılan bu çeşit binalara bir çok örnek verilebilir. Mesela : Şimdi yok olan AMBER REİS türbesi de sonradan sanduka ortadan kaldırılarak mescid haline sokulmuştur. Musalla yolundaki KALENDER-HANE mescidi de böyledir.
Diyarında yapı taşı olarak kullanılan kitabedeki (İbrahim) has isminden de yardım alarak kuvvetli bir ihtimal halinde diyoruz ki : Burası (Hoca İbrahim dâr-ul-huffaz’ı) idi. III. Murad’ın KONYA evkafını tespit eden defterinde KONYA’da böyle bir dâr-ul-huffaz bulunduğunu görüyoruz. Sonra adı geçmez olmuştur. KONYA’da adları gibi bir çoklarının yerleri bile bilinmiyen böyle bir çok dâr-ul-huffaz vardı. Bunlardan bazılarını burada sıralamayı faydalı buluyorum :
1 — İlaldı Hatun bint-i Sultan Mehmed ibn-i Yıldırım Bayezid Han. Dâr-ül-huffaz’ı.
2 — Paşa Hundi bint-i Ömer bey dâr-ul-huffaz’ı,
3 — Bağdad Hatun bint-i Hüseyin bey ibn-i Emirşah bey dâr-ül-huffazı*
4 — Hoca Süleyman ibn-i Emir îshak dâr-ül-huffaz’ı,
5 — Demir kuyu (Demir kapı) dâr-ül-huffazı,
6 — Hacı Haşan dâr-ül-huffazı,
7 — Alaiye beyi Ahmed beyin kızı Hundi Hatun dâr-ül-huffazı,
8 — Pir Ali ibn-i Şeyh Ali dâr-ül-huffazı,
9 — Şükran dâr-ül-huffazı,
10 — Şeyh Sadreddin câmii yanında Ahmed bey dâr-ül-huffazı,
11 — Lâl paşa dâr-ül-huffazı*
12 — Sungur Ağa dâr-ül-huffazı,
13 — Dülger Ahmed bey dârülhuffazı,
14 — Durgut paşa evlâdından Alâ-ed-din beyin kizı paşa Hundi Hatun dâr-ül-huffazı,
15 — Karaman oğullarının âzatlılarından Hacı Yusuf’un dâr-ül-huffazı*
16 — Hoca Mezid dâr-ül-huffazı,
17 — Karamanoğlu İbrahim beyin hâzini Yusuf Ağa dâr-ül-huffazı,
18 — Nasuh bey çelebi kızı Sitti hatun dâr-ül-huffazı,
19 — Hoca Ömer dâr-ül-huffazı,
Konya vakıflar müdürlüğündeki bir kayda göre bu mescidin bir adı da ( DİBEKLİ MESCİD ) dir. Mustafa Ağa isminde bir hayırseverin sonradan bazı vakıflar tesis ettiği anlaşılmaktır.
Mescidin kıble tarafı mezarlıktır. Fakat burada eski mezar taşlarına ras-lamadık. Buradaki en eski mezar taşları 1295 H. de ölen Molla Salih zade İsmail ve 1275 de ölen Kızı Hatice ve 1281 de ölen Ayvacı zade Haeı Mehmede aittir.
II. Bayezid zamanında HOCA İBRAHİM DÂR-ÜL-HUFFAZI’nın mütevellisi Sittî Hatun idi. Attaristandaki bazı dükkânlardan geliri vardı .