Bil medrese; Konyanın iç kalesinin içinde ve hankahmm bitişiğinde idi. Fâtih Konyayı aldıktan sonra 881 H. 1476 M. yılında yaptırdığı ilk evkaf tahrir defterinde bu medrese harap alduğn için gelirlerinin Konyadaki Karatayı’nın kardeşi Seyf-ed-din Karasungur’un SEYFÎYYE MEDRESESİ’ne ilhak edildiği gösterilmiştir.
Konya OsmanlIlara geçmeden evvel hankah gibi medrese harap olmuştur. Daha sonra medresenin gelirleri Şeydi Mahmud isminde birisine timara verilmiş, 11. Bayezid zamanında Mevlâna Muhy-id-din isminde bir zata yok olan hankahm şeyhliği tevcvih edilmiş ve nihayet bütün gelirler timara ayrılmıştır.
Medresenin haremi de Bostancı başı sipahi Ahmed ibn-i Abdullah’a 350 akçaya satılmıştır. Ahmed; her sene vakfa 60 akça mukataa verirdi. Bu iç kalede MEDRESEY-t SULTANİYE’den sonra ikinci medrese idi.
Bânisi Alâ-ed-din Keykubad I. in LALASI bir muhtedi ve kendi adı ile meşhur olan hanın da bânisi olan Ruzbe idi. (Horozlu hanı) İlgına bağlı -Bolcuk köyü ile Konyada iplik pazarındaki dükkân
yerleri, medrese dolabı denilen yerdeki arsa medresenin gelirleri arasındadır.
İSTANBUL Başvekâlet arşivinde bulunan 399 numarada kayıtlı Kanunî devrine ait tapu defterinde Konyanın Sahra nahiyesine bağlı Fıkralar diğer adı ile Çukur köyünün tamamı ile Tıraşçı köyünün öşrü de lala Ruzbe bayır müessesesinin gelirleri arasında gösterilmiştir.