Araplar hiç bir şeyi olmıyan yoksula (Miskin) derler. Dilimizde hastaya, tenbele, mızmıza ve cüzamlıya da (Miskin) deriz.
KONYA’da bir (MİSKİNLER TEKKESİ) vardır. Buna SIRÇALI SULTAN TEKKESİ de deniyor. Bu tekkenin ne vakit ve kimin tarafından yapıldığını bilmiyoruz. Elimize geçen yeni bir vesikadan bu tekkenin Sultan Alâ-ed din tarafından vakfedildiğini öğreniyoruz.
Bu tekkenin uzun müddet tekkenişinsiz yani şeyhsiz kaldığı anlaşılmaktadır. Burada yalnız fakirler oturabiliyordu.
Başvekâlet arşivinde henüz numaralanmıyan 1079 H. 1665 M. tarihli bir vesika elimize geçti. Buraya aynen alıyorum :
«SaadetJû ve mürüvetlû Sultanım hazretleri sağ olsun.!
Bu kulları mahmiye-İ Konyada merhum Sırçalı Sultan tekkesinin hâlen tekkenişini olmayup bir tekkenişin lâbüd olmağın deyu kadı yidime hüccet
verüp dört beş senedir hasbî (Bedeva) tekkenişin olup beş on ev hâlâ sağ ve salimler iken anda gelüp otururlar. Bu işe Sultan Alâeddinin lânetle-mesi vardır ki bu tekke miskin içindir. Sağ için değildir. İmdi Su başt kanşmayup ve Kadısı karışmayup cümle miskinler oturmak babında hükmü şerif rica olunur. Baki ferman Sultanımındır.
Bende hâdim Açıkbaş» Vesikanın üstünde «Nişanı humâyun verile diye 1079» yazılıdır.
Altında da şöyle bir kenar yazısı vardır : «Sultan Alâ-ed-din’in tekkeye bir değirmen günde bir Vokıyye un ve iki dükkân yılda yüz akça verir. Anlar dahi alına.»
Müracaatçının ifadesinden burada yalnız miskinlerin, hastaların oturmaları lâzımdır. Bunun tesis maksadının cüzzamlılar için olduğu anlaşılmaktadır. Büyük şehirlerde bu çeşit hastalar için müstakil (Miskin haneler) kurulmuştur.
Üsküdarda Karacaahmette de bir (Miskinler – Cüzzamlılar) tekkesi vardı.