Türbe; Sedirlerde Yanık câmi mahallesinde yanık câmi’in kıble tarafındaki mezarlığın içindedir. Dört köşeli bir plâna göre hazırlanan ve kısmen yere gömülen Türbenin dıvarlarmın alt kısımları iri ve gayri muntazam taşlarla, yukarı taıafı kerpiçle yapılmıştır. Üstü kara örtüdür, üç tarafına iri taş çerçeveli birer pencere açılır. Kapısı kuzey tarafmdadır. Kapısının sövelerinde iki alacalı mermer kullanılmıştır. Kapının sağında mihrap şekline sokulmuş geniş bir taş ondan sonra da eski bir mimarî eserden getirildiği anlaşılan ortası yuvarlak oyma bir pencere taşı vardır. Türbenin içindeki sandukalar yıkılmış. Ortada kabarıkça bir enkaz kalmıştır. Burada yuvalı ve düz üç sütun parçası da görülür. Duvarın batı tarafının dıvarma üstünde 16 satırlık yunanca kitabe bulunan uzunca bir taş yerleştirilmiştir. Üst tarafındaki başın ve yahud salibin kazınarak yok edildiği görülür.
Türbenin dıvarlannın kalınlığından ve inşa tarzından etkiden üstünün kubbe ile örtülü olduğunu anlı yoruz. 31 seneden-beri (l) Yanık câmide müezzinlik ve kayyımlık yapan Şükrü efendi bu hususta bize dedi ki :
— Ben Türbenin kubbeli olduğunu bilirim. İçinde bir kaç da yatan vardı. Her Muharremde Mevlevîler buraya gelerek türbeyi ziyaret ederlerdi. Burası eskiden bir tekke halinde idi. Türbedar odaları da vardı.
Filhakika mezarlığın batı kuzey köşesinde türbedar odasının temelleri ‘hali durmaktadır. Eski vakıf kayıdlarmda da burası tekke olarak gösterilmiştir. ŞEYH SADRİ ZÂVİYESİ‘ni kendisi yapmamıştır. Sonradan onun adına 831 H. 1427 M. yılında yapılmış ve I. Sultan Mıırad’m kızı Sultan Hatun’un BİTYEMEZ’deki zemini de bu zâviye için vakıf olarak tesis edilmiştir. III. Murad’m defterinde bu zâviyenin Türbe-i Cellliye nezdinde gösterilmesi bizi biraz düşündürüyor. Acaba Zâviye MEVLÂNA TÜRBESİ yanında mı idi, yoksa tahrir heyeti mesafe tahmininde biraz müsamaha mı gösterdi? Biz ikinci ihtimalin daha galip olduğu fikrindeyiz. Çünkü MEVLÂNA CELÂL-ED-DÎN RUMÎ TÜRBESİ yakınında böyle bir zâviye yoktur.
Sadr-ad-din’i Konavi’nin adı Bekir; babasının ki Zaki’dir. Sadır, Sadreddi ve Sadri onun LAKABI’dır. Yüksek bir edip ve Şâir olan Sadr-i Konevî aynı zamanda ünlü bir tabip idi Ölüm tarihisi gösteren doğru bir vesika henüz elimize geçmedi. Yunus Haoa. Hatır oğlu Şeref-ed-din. İki Konyalı Sadlr’ler birisi şehrio batısında, diğeri doğusunda birer kutup gibi yer almışlardı. Sadr-ed-din’i Konevî’nin Türbesi mâmurdur. Adaşi’nmkini de imar etmek lâzımdır. Konya Doktorları bu büyük Türk Hekimi için hususî bir gün kabul etmeli ve onun aziz hatırasını anmalıdırlar.
ANKARA kuyud-i kadime arşivinde bulunan 992 H. 1524 M. tarihli bir il yazıcı defterinde SADİRLER MAHALLESİ tesbit edilirken buraya Şeyh Sa’di ile KONYA’ya gelen bir cemaat yerleştirildiği de ehemmiyetle tebarüz ettirilmiştir. III. Murad zamanında bu mahallede Şeyh Sa’di cemaatinden 28 mükellef erkek vardı.
