Mesoid; PİNARÎ MAHALLESİ’nde, Alâcddin Tepesinin batı kuzey eteğinde, İNCE MİNÂRE caddesinde 395 numaralı sokağın ağzındadır. Dört tarafı yoldur. Bu mâbedin asıl ismi unutulmuş gibidir, Sonradan yıkık mahalle mescidi, Akcimi isimlerini almıştır. Bina, son senelerde HACI KAYMAK’lardan Kasim’m önderliği ile hayır seven halk tarafından yeniden yapılmıştır. Eskiden mescid kerpiç yapı ve dam örtülü idi. Dış dıvar-ları kireçle badana edildiği için (AKCÂMİ) şöhreti galip gelmişti. Şimdiki I bina kârgirdir. Kapısının üstüne ahşap ve arapkârî bir minâre yapılmıştır. üç tarafına ikişer pençeresi vardır. Binanın tarihî yadından başka hiç bir mimarî kıymeti yoktur. Şazbey ağa burasını bir sofa, muhtelif oda, ahır, odunluk, havlıdan müteşekkil bir MİSAFİRHANE olarak yaptırmış, konup göçen fakir müslümanlara vakfetmişti.
Şazbey ağanın ANKARA Vakıflar Umum Müdürlüğü arşivinde 601 numaralı defterin 187 inci sahifesinde 236 sıra numarasında 25/Rabi,ulevvel/828 H. 1424 M. tarihinde tanzim edilmiş Arapça bir vakfiyesi vardır. Mahkeme-i evkafın 23/Recep/1324 tarihli ilânı üzerine 22/Recep/1321 tarihinde sudur eden irade-i âliye mucibince A tescil edilmiştir.
Vakfiyenin üstünde KONYA KADISI Ömer Ibn-i Hacı Ali, KARARMAN KADI ASKERÎ Melımed Ibn-i Mehmed, HOCA AHMED ve KONUYA HAKİMİ Mehmed’in tasdik ve tescil satırları vardır. Tescilde Mahmud ^Blbn-i Nurreddin İbn-i Cemal, Şeyh İbn-i Abdullah.. Ahmed İbn-i Hacı Yahya şahid sıfatıyla bulunmuşlar.
Vakfiyeye göre eğer müsafirhanc yıkılırsa tekrar yapılacaktır. Bu; imar re inşa mümkün oldukça tekrarlanacaktır. Eğer mümkün olmazsa geliri Müslüman fakirlere tahsis edilecektir. Hayatta kaldıkça tevliyet kendisine aittir. Vefatından sonra oğlu ve oğullarının oğulları, eğer bunlar bulunmazsa en iyi âzatlısmm oğulları ve oğullarının oğulları mütevelli olacaklar. Eğer bunlar da bulunmazsa mütevelliyi vaktinin Konya kadısı tayin edecektir, Gelirden her ay müsafirhanc bekçisine 30 dirhem verilecek, mütebakisinin altıda birisini mütevelli alacak ve beşi de müsafirhaneye sarf edilecektir.
Bu mühim vakfiye bize şu iki mühim şeyi öğretmek suretile KONYA tarihinin kör düğmelerini çözmektedir :
1 — KONYA’da ŞAZ BEY HAMAMI adlı bir çift erkek ve kadın hamamı vardır. Hamam müsafirhanenin yakınında ve (Sıkayc-i Sahibiye )’nin yanındadır. SİKAYE; musluk, çeşme ve sebil anlamına Arapça
bir kelimedir. Demek ki bu hamamın yanında Sahib Ata Fahr-üd-tlin Ali’nin bir musluğu vardı. Şimdi burada böyle hamam yoktur; Semtin ve Konyanın en yaşlı adamları bile böyle bir hamamın adını bile duymamışlardır. Acaba bu hamam nerede idi. Ben ilk tahsilimin birinci yılını AKMESCÎD’in batısındaki Yıkık mahalle mektebinde geçirmiştim. O vakit Mektebe gidip gelirken Alâeddin tepesinin etrafındaki surlar bir taş ocağı halinde sökülüyordu. Bu mescidin tam karşısında ve tepenin eteğinde bir hamam harabesi çıkmıştı.
Bu hamamın enkazı arasında bir de gayr-i İslâmî kitabe taşı vardı. Bu taş zan edersem havuz haline getirilerek ŞEREFEDDÎN CÂMİÎ’nin önündeki çeşmeye konmuştu. Acaba ŞAZ BEY HAMAMI bumu idi ? Hayır bu değil idi. Bunun vakfiyelerde ve arşiv vesikalarında gördüğümüz kale içindeki SUNGUR BEY HAMAMI olması muhtemeldir. ŞAZ BEY HAMAMLARI; mescidin kuzeyindeki meydanda idi. Eskiden burası bir gölcük
halinde idi. Zaten şehrin içindeki bu gibi gölcük ve çukurların ekserisi hamam yerleridir. Halk harap hamamların temellerini taş ocağı gibi kullanarak kazmışlar ve çukurlaştırmışlardı. Bu hamamın bir az daha kuzeyinde SAKAHANE MESCÎDÎ vardır. İşte bu mescidle hamam arasında Sahib Ata’mn bir musluğu ve çeşmesi bulunduğu için buraya (StKAYE MAHALLESİ, denilmişti.