Bu türbe; Kalenderhana mahallesinde Musalla mezarlığının içinde Şeyh Halilî türbesinin güney batısmdadır. Kırmızımtrak kesme taşla yapılmıştır. Üstünü tuğladan 16 dilimli sağır bir kubbe örter. Kubbenin eteğinde içerden bir istelaktit dolaşır. Güneye açılan kapısının söveleri som mermerdendir. Kapının kemeri zıvanalanmış taşlarla örtülmüştür. Türbe; doğu, batı ve kuzeye açılan üç pençereden ışık alırdı. Batı pençeresi sonradan kapatılarak dolap haline getirilmiştir.
Türbenin cenazelik ve mumyalık denilen bodrum katı yoktur. Divarlarm-daki ve pençere içlerindeki izlerden vaktile içinin çinilerle kaplanmış olduğu anlaşılmaktadır. Sabık Ankara etnografya müzesi müdürü Osman Ferit Sağlam 1917 yılında türbeyi tedkik ederken pençere içlerinde sökük binlerce yeşilimsi çini parçası bulunuyormuş, 1918 yılında bu çinilerin temamen aşırıl-dığını görmüştür. Kapı aralığının tavanmda çok nefis bir tezhip ve nakış işi varmış, şimdi o da yok olmuştur. Eser küçük olmakla beraber üstünde Selçuk mimarîsinin bâriz hususiyetlerini yaşatmaktadır. Ortada ebrulu mermerden yapılmış Selçuk tarzında yekpare bir sanduka vardır. Taşın iki tarafına hendesî şekillerin, yaprak ve çiçeklerin kabartma olarak süslediği bir zemin üzerine nefis bir sülüs kırmasile Farsça iki beyit yazılmıştır.
Kitabenin son tarih mısraı Ebced hesabına vurulunca bu taşın altında ebediyet uykusuna dalan Şüca’-ed-din’nin 749 H. 1349 M. yılında öldüğü anlaşılmaktadır (1). Bu türbede yatan zat II. Sultan Izz-ed-din Keykâvus’un kızı Hand Fatma Hatun’un âzadlı kölelerinden kendisinin vakfına mütevelli tayin ettiği Şüca’-ed-din Uğurlu ibn-i Abdullah’dır. Bunu Hand Fatma Ha-tun’un 700 H. 1300 M. tarihli vakfiyesinden öğreniyoruz. Bunun Şamsed-din ve Ali isminde iki de oğlu vardı. Bunlar da kendisinden sonra FERHUNİYE vakfına mütevelli ve nazır olmuşlardı.
Türbe Selçuk devletinin çözülme ve çökme devrinde yapılmıştır bu çö-küntü”devrinde Selçuk baş şehrinin siyasî durumunu ipham ve anarşi bulutları sislendirdiği için bu türbeyi biz bir Selçuk eseri olarak kabul edebiliriz. Esasen Karaman oğullarının henüz karekterleri billorlaşmış bir mimarîleri yoktu.
Türbenin arkasında Selçuk tarzında çok muntazam yapılmış beş mezar daha vardır, fakat bunların hiç birisinin kitabe taşları kalmamıştır. Türbenin civarında ki mezarlarda bazı kıymetli sütun parçalan göze çarpar. Türbenin yanında bir de kuyu vardır.
Fâtih, II. Bayezid, lYavuz Sultan Selim, Kânunî ve III. Murad devirlerinde yapılan KONYA tahrirlerinde buradaki ŞEYH SADAKA ZÂVİYE-St’ne ve SÎRAC-ED-DİN’Î ÜRMEVÎ TÜRBESÎ’ne rastlanırsada ŞÜCA’-ED-DÎN TÜRBESİ bu defterlerde yer almamıştır.
(1) Bu kitabe fimdiye kadar şarklı ve garplı filimler tarafından doğru okunama-[ inişti. Abidenin Konya Müzesindeki tescil defterindeki okunuşu da yanlıştır. Bu yanlış [ okunuşla Şiica’-ed-dini daha muahbar devrin adamı gibi gasteriyorlar.
(Mevİftna şehri Konya da kitabeyi yanlış okumuş ve yanlış hesaplıyarak eseri Kftnunî devrine nisbet etmiştir.)
Türbe kapısının önünde, üstünde beş satırlık yunanca kitabe bulunan bir sütun parçası vardır.