CİVAR mahallesinde MEVLÂNA DERGÂHI’nın batısındadır. Mâbed Konyada Osmanlı devri mimarîsinin cn muaffak eserlerinden birisi ve*belki birincisidir. Son cemaat yerini altı som mermer sütunun ve iki yan dıvarın üstünde yükselen yedi kubbe örter. Tak kapısının üstündeki kubbe derindir. Sütun başlıkları istalaktitlidir. Kemerler mütenasip bir surette beyaz gödene ve kırmızımtrak başka bir taşla örülmüştür. Mâbedin üç kapısı vardır. Kıble kapısı bir tak halinde vc som mermerden yapılmıştır. Üstündeki istalaktitler kapıya çok müstesna bir durum vermektedir.
Kapının söveleri vc üst kemeri beyaz mermer ve mor taşla zıvanalı olarak yapılmıştır. Kapının iki tarafında kaideleri kum saati şeklinde oyma sütuncuklar ve üstleri istalaktitli hücre-i mihrabiyeler vardır.
Son cemaat yerinin sağında ve «olunda istalaktitli teker sSieMî minârcsi vardır. Minarelerin son cemaat yerine açılan kapılarının Ûstleri mor mermerle zambak şeklinde zivanalanmıştır. Mâbedden son cemeat yerine dört pencere açılır. Son cemaat yerinde iki mihrap vardır.
Mermer sütunların üst taraflarında görülen delikler ve uyuklat nkl devirlerin kadirbilmiyen evkaf idaresi tarafından saçak demirleri feu.Mihnak için yapılmıştır. Mâbedin ahengini bozan bu saçak şimdi kaldırılmıştır. Mâbed ve minâreleri muntazam kesme gödene taşı ile yapılmıştır.
Bunlardan birincisi (Mescid’de mümin; suda balık gibidir) İkincisi de (Mescid’de münafık; kafeste kuş gibidir) mâııasınadır.
Kanatlarda hendesî süslerin ortalarında dokuzar şunlı fildişi bıırr yıldız görülür.
Mâbedin; eteğinde 16 penceresi bulunan ana kubbesi kıble taralından iki yığma fil ayağı sütunla kıble kapısı tarafındaki sekizer dilimli iki sütun üstüne oturmaktadır.
Mâbedin minberi ve mihrabı som mermerdendir. Mihrabın renkli taşlarla kakma şeklinde yapılan göbekleri birer sanat şaheseridir. Mihrabın üstündeki renkli alçı pencereler de çeşitlerinin en muvaffak yadigârlarıdır.
Mâbedden kıbleye iki sıra halinde sekiz ve mihrabın üstünden de iki pencere açılır. Doğu ve batıya da iki sıra halinde altlarda ikişer, üstlerde üçer pencere vardır. Kubbe aynalarındaki dörder pencereden mâbede ışık şellaleri dökülür.
Ana kubbenin sağ ve solunda üçer küçük yuvarlak kubbe vardır. Müezzin mahfeli de mermerin yapılmıştır. Mâbedin iç ve dış süslerini Sinan devrine uygun olarak İstanbul’daki Hürriyet-i ebediye, Konya’daki ziraat âbidelerinin ve lise okulunun miman merhum Muzaffer bey yapmıştır. Bunu yaparken büyük zahmetler çekmiştir. Merhum Refikam Mediha’nın dayısı olan Muzaffer Beyin süs kalıpları bir zamanlar da evimizde muhafaza ediliyordu. Şimdi oğlu Mimar Mukadder’dedir. Mâbedin sağındaki penceresi bitişiğine sonradan inşa edilen YUSUF AĞA KÜTÜPHANESÎ’ne geçmek için kapı haline getirilmiştir.
1 — Bu kütüphaneyi ihlasla Yusuf ağa Kıldı ihyay-ı ulum etmeye tesis-ü bina
2 — Say i hayrattan oldurki hemen maksudi ilme hizmet ile Haktan ede tahsil-i rica
3 — İstifade eden erbab-ı fezailden hem Daima arz-ı niyaz ile eder böyle rica
4 — Ya ilâhı kılasın sa’yini meşkûr deyü edeler rifat-ı dareyni için hayır dua. sene 1209.
Mabetto içimle iki mermer küp vardır. Hiç bir yerinde yapanı, yaptıranı vc yapıldığı tarihi gösteren bir kitabe yoktur. Şimdiye kadar vakfiyesi dc görülmemiştir.
Bazı tarih kitaplarında bu câmi’nin Kanunî Sultan Süleyman tarafından yapıldığı yazılıyor.
Peçevi der ki : «Konyada hazreti Celâl-ed-din Molla Hünkâr Kuddise Sırtühûn’un merkad-ı münevverleri kurbinde iki minareli bir âli cami ve sema hane vc mescid-i lâtif ve imaret*! mamure vc dâr-üz-ziyafe ve der-vişan için hücerat-ı saire yaptı. Mitrakçı Nasuh’un İstanbul Üniversite kütüphanesinin müzesinde 2295-35 numarasında kayıtlı tek nüsha (Beyanı
menazil-i sefer-i trakeyn) adlı 942 H. 1518 M. yılında yazılan resimli kitabının 16 ncı sahifesinde Konya kalesinin ve kale dışındaki Mevlâna mamuresinin resimleri vardır. Burada Mevlâna türbesi, tek minâreli mescidi ve Yavuz tarafından yaptırılan şadırvanı ve havlu dı-varları görülür. Fakat bu iki minâreli Sultan Selim câmii görülmez. O tarihlerde bu câmi yokmuş demektir.
Türbenin havlusundaki şadırvanın kitabesin’den öğrendiğimize göre Yavuz Sultan Selim DUTLU PINAR‘ından getirttiği suyu bu şadırvandan 1918 H. 1512 M. yılında akıtmıştır.
Sinan-ed-din Yusuf dedenin MÜRŞÎD-ÜT-TALÎBÎN adlı eserinden öğrendiğimize göre Konyalı vezir-i azam Pir Mehmed Paşa’nın delâletiyle Yavuz Sultan Selim MEVLÂNA KÜLLÎYESÎ’nin harap olduğu için suları altına geçiren kubbelerini kurşunla kaplattığı gibi sığır, koyun, eşek gibi türbenin papısına kadar gelen şehrin davarlarını sokmamak için türbeye bir mu-rhavvita (Havlı dıvarı) yaptırmıştır. Ayrıca türbenin evkafına da senede 30 bin akcalık bir gelir sağlamıştır.
Mitrakçi Nasuh’un türbe resmi çok güzel yapılmıştır. Yavuz’un yaptırdığı şadırvan türbe mescidinin şimal batısında görüldüğü gibi havlı dıvarı da mâbedin doğusundan başlıyarak şimaline ve kapısına kadar batısını sarmaktadır. Mâbedin tek şerefeli minâreside solundadır. Türbe mâmuresinde mah-rutî kubbe-i hadrası ile on kubbe sayılmaktadır. II. Bayezid devrindeki 910
Solak Zade de şunları yazar : Konyada Celâl-ed-din-i Rumi hazretlerinin ruh-i şerifleri için iki minareli bir câmi-i lâtif ve yine mezar-ı mevlânada bir mescİd-i münif yaptı»
Evliya Çelebi Seyahatnamesinin birinci cildinde sahife 160 da Peçevi nin verdiği malûmatı aynı ibare ile tekrarlar. Üçüncü cildinde de sahife 21 de şunları yazar : Câmii Sultan Süleyman han—birer tabakalı iki minareli, vâsi haremli rasas-ı halis ile mestur bir efimi-i pür nurdur».
KÜÇÜK ASYA’da da şunlar okunur : Birinci Sultan Selim burada bir câmi ile mevlevî dergâhım inşa ettirmiştir.
TARİH-İ HAŞAN BEY ZADE de, Âl-i künh-ül-ahbarında da bu câmii Kanunî Sultan Süleymana yaptırırlar. TARİH-Î ATA da (Cilt 1 Sahife 125 de) kısaca şöyle denmiştir :
Konyada Celâl-ed-din-i rumî türbe-i şerifeleri civarında bir câmi-i refî yaptırdı.
Daha sonraki kaynaklar da bunları tekrarlamışlardır. Hammer de PEÇEVÎ, KÜNH-ÜL-AHBAR ve CELÂL ZADE’yi kaynak göstererek şunları söyler : Konyada dergâh-ı Mevlânada iki minâreli bir câmi ile dervişan için bir semfihane, onların ikametlerine mahsus hücreler, fukara için imaret yaptırmıştır.
Karaçelebi zade Abd-ül-Aziz efendi kısaca şunları yazmıştır: Konyada mahrem-i esrar-ı kayyumî Mevlâna Celâl-ed-din-i rumı crvah-ı şerifeleri için nice buk’a-i hayrat ihdas olunmuştur.