Mescid; kendi adını verdiği Tercemen mahallesindedir. Kuzey ve güneyinde iki çıkmaz sokak vardır. Kapısı kıbleye açılır. Mâbedin divarları ve sağır kubbeesi tuğla ile yapılmıştır. Kubbesinin üstünde tuğladan çıkıntılar vardır. Mâbed « Şems-ed-din Erdem şah » mescidi tipindedir. Kıble tarafına birisi mihrabın üstünden ikisi yanlarından üç, sağ, sol ve kuzeyine birer pençere açılır. Ana kubbeye askılık yapan ve beyzî şekilde nihayetlenen dört yarım kubbenin aralarındaki boşlukları dolduran ve istelaktitlere analık yapan mini mini yarım kubbecikler tetkike şayandır. Mâbedin sol divarına yerleştirilen beş destekli alçı cüz rafı çok enteresandır.
Eşine başka yerde taslamadık. Gerek rafın, gerekse desteklerin kenarlarına güzel bir sülüsle yazılar yazılmıştır. Bunların üstleri kalın bir badana tabakasile kaplandığı ve kazılması da tehlikeli olduğu için temamını okuyamadık. Rafın başmda FETİH SURESÎ’nin ilk âyetleri okunduğuna göre diğer kısımlarda da bu surenin mütebaki âyetlerinin dolaştığı muhakkaktır. Burada mâbedin bânisini inşa tarihini ve mimarını bulamıyoruz. Mâbedin başka yerinde de bu aradıklarımızı gösteren bir kitabeye raslamadık. Mescidin kuzeyinde küçük bir mezarlık vardır. Burada da bizi aydınlatacak tek bir mezar taşı yoktur. Asırlardanberi insan gömüle gömüle mezarlığın seviyesi mescidin pençeresine kadar yükselmiştir.
Mescidin batı tarafının eskiden geniş bir mezarlık olduğu anlaşılmaktadır. Mescidin tam karşısmda evi bulunan eski ŞERİYE VEKÎLÎ Hadimli Hoca Mehmed Vehbi Efendi’nin anlattığına göre de doğudaki sokak da yeni açılmıştır. Mescidin bânisinin türbesi doğu tarafında 22 kapı numarasını taşıyan Konya posta memurlarından Arifin evinin içinde idi. Halk (Terceman dede) diye hürmet gösterirlerdi. Arif son zamanlarda türbeyi matbah haline getirmiştir. Buradada bânisinin hüviyetini aydınlatacak bir kitabe bulamadık. Fâtih, Bayezid, Yavuz, Kanunî ve III. Murad’m KONYA defterlerinde TERCEMAN MESCÎDÎ’nin ve TERCEMAN MAHALLESÎ’nin adlarına rastlanmaz. Mescidin daha eskiden başka bir adla anılmış olması ve yahut evkafı bulunmaması yüzünden bu defterlerde yer almadığı tahmin edilebilir.
Tipi, înşa malezimesinin ve mimarîsinin hususiyeti mescidin yedinci hicret ve 13 ncü milâd arasmın ilk yarısında yapıldığını söylemektedir. Bizim tahminimize göre mescidi I. Alâ-ed-din Keykubad ve II. Giyas-ed-din Keyhüsrev’in meşhur devlet adamlarından Zahîr-üd-din Terceman yaptır-tıştır. Zahîr-üd-din Terceman; 627 H. 1229 M. yılında Celâl-ed-din Harzemşah tarafından gönderilen sefaret hey’etini karşılamak ve ağırlamak için I. Keykubad tarafından seçilen hey’et arasında bulunmuştu. Alâ-ed-din Keykubad abbasî halifesi Müstansir Billah’m yardımcı olarak istediği askerin MALATYA toplanmalarını emretmiş ve toplanan askere de Zahîr-üd-din Tercüman vasıtasiyle sancağı hümayun göndermişti.
Zahîr-üd-din Püser-i kâfi şöhretini de taşıyan bu zat Selçuk divanı tercemanlarından idi. Tercemanlar ecnebi hükümdarlara gidecek nâmeleri yazarlar ve lüzumu halinde tercemanlık ederlerdi. Zahîr-üd-din; Terceman-lıktan yetişen büyük bir devlet adamı idi. Mâbed (TERCEMAN MESCİDİ) adını taşıdığına göre Zahîr-üd-din tercemanlık yaptığı zamanlarda yapılmıştı. Burada şöyle bir dilekte bulunacağım : Tercemanın şimdi matbah halinde konulan türbesi civarmda ufak bir kazı yapılmalıdır. Eğer türbenin altında bodrum kat çıkarsa olduğu gibi muhafaza edilmelidir.