Türbe; Turutda, tekke bağının batısındadır. önünden şehir ırmağı akar. Türbe Tonoz beşik örtülüdür. Doğu tarafından Turud mescidine ve mektebe muttasıl idi. Türbeden câmie geçen yerde iki kemer görülür. Burada zarif bir sütun başlığı da vardır, öyle anlaşılıyor ki türbenin mescid tarafına olan kısmı eskiden açıkmış.
Türbede sıra ile üstleri mavi, yeşil ve açık mavi renkli çinilerle kaplanmış yedi sanduka vardır. Çiniler düz ve kitabesizdir. Türbenin hiç bir yerinde yatanların adlarını, ölüm tarihlerini gösteren bir kitabeye rastlaya-madık. Ortadaki yatırın Cemel Ali, Yanlanndakilerin karısı, kızı ve aşçısı olduğu rivayet ediliyor. Türbenin kuzeyinde ve bitişiğinde bir de Sıbyan mektebi vardı. Ben de bu mektepde bir yaz mevsimi okumuştum. Mektep yıkılmıştır.
Türbenin dıvarında hattat Rıza’nın yazısıyla (YA HAZRETt CEMEL ALÎ DEDE KUDDİSE SİRRUHÜ) levhası asılıdır. Bazan da (Cemal Ali) şeklinde yazılan bu zatin Selçuk devri adamlarından olduğu anlaşılmaktadır. Bunun bu civardaki bir bağı sonradan Sadr-ed-din’i KonevFye geçmiş ve O da kendi mâmuresine vakfetmişti. Türbenin mimarı da belli değildir. Cemel Ali hakkında daha fazla malûmat verebilmek için şimdilik elimizde vesika yoktur. Cemel Ali’nin 673 H. 1361 M. yılından evvel ölmüş olduğu anlaşılmaktadır.
Verdiği malûmatın çoğu hakikate uymayan Sakıb dede’ye göre Cemel Ali; Sultan-ül-ulema ile KONYA’ya gelenlerdendir. Çocukluğunda Mevlâna’yı sırtına alıb deve taklidi yaparak eğlendirdiği için kendisine (CEMEL-DEVE) denilmiştir. İri yarı bir adammış (1)
DEREMeki iki taşlı (Gümenas değirmeninin on iki sehimde bir buçuk sehmi bu türbe ile ittisalindeki mektebe aiddir. Diğer hisseleri de Konya-daki GÜZELLER – diğer adıyla – Misk-i Emir Tekkesiyle DİBEKLİ MES-CİD’e vakıftır. Türbe, mescid ve mektebin 1311 H. 1893 M. yılında 86700 kuruşa tamir edildiğini KONYA Vakıflar idaresindeki evkaf-ı hümayun na-zaretinden gönderilen 153 mektubî kalemi numaralı bir tezkireden öğreni yoruz.1211 H. 1796 M. yılında TURUT MESCİDÎ’nin ve mektebinin imam ve muallimi Ahmed ibn-i Ali ölmüş yerine oğulları Süleyman ile Emîr Mehmed ve merhumun kardeşi Ali müştereken imam, Muallim ve mütevelli tayin edilmişlerdir. Beratları KONYA Vakıflar müdürlüğündeki 89 numaralı dosyada mahfuzdur. Yine bu dosyada bulunan 8/Mayıs/1295* ve 28 Cumadelula 1296 tarihli bir tezkerede vâkıfın adı ( Cemal Ali olarak göste rilmektedir. Bu tezkereye göre mescidin de bânisi Cemal Ali’dir. Burası muallimhane, mescid ve tekkeden müteşekkil bir mamure idi. CEMAL ALÎ BAĞFna sonra Dergâh-ı Mevlâna postnişinleri tarafından zâviyedarlara meşrut olmak üzere bir konak yaptırılmıştır. Şimdi bu konak CEMAL ALÎ ZÂ-VİYESÎ’niı son türbedarı ve Dergâh-ı Mevlânanm Aşcıbaşısı Nizam ettin Çelebi’ye
—Vekiller hey’etinin türbe ve tekkelerin kapatılması hakkmdaki kararma göre
— hayat şartlarile terk edilmiştir.
Şimdi Vilâyet hususî idaresine satılan ve fidanlık yapılan Tekke bağı da Cemel ali vakfına aittir.
TURUD’daki değirmen Yeğenoğlu Haşan Mehmedin Karakurt mahallesindeki medrese ve mescidinin vakfı idi. Şimdi bu medrese ve mescid de satılmıştır. TURUD ve bir az ilerisindeki VEFA semti eskiden çok mâmurdu. Bir çok dükkânlar, furunlar ve geniş bir çarşı vardı.
TURUD adı çok eskidir. SÎPEHSALAR menakibinde Mevlâna Celâl-ed-din Rumî’nin sık sık TURUD ve civarında gezintiler yaptığı görülmektedir (1). Şeyh-i Tu rufun Mevlâna’nm musiri olduğunu tahmin ediyoruz, bu tekkede şeyhlik, mektebinde hocalık ve mescidinde imamlık yaptığı için şöhretini hem bu manzumeye ve hemde bu semte vermiştir.
Eskiden dede bağına (İDlRS BAĞI) denildiğini arşiv vesikalarından öğreniyoruz.