Glomerülonefritlerin bir kısmı; besin, sarmaşık veya polen alerjisine, ilaçlara, romatolojik hastalıklara, enfeksiyonlara veya bazı kanserlere bağlı gelişebileceği gibi, birçoğunda da herhangi bir neden tespit edilemez.
Hızlı ilerleyen glomerülonefritler erken tanı konup uygun tedavi edilmediklerinde yüksek morbidite ve mortaliteye yol açar. Böbrek fonksiyonlarında kısa süre içerisinde ortaya çıkan hızlı bozulma, nefritik idrar sediment bulguları, nefrotik düzeye ulaşmayan proteinüri ve sıklıkla oligüri veya anüri ile seyreder. Patolojik incelemede glomerüllerin %50’sinden fazlasında kresent oluşumu gözlenir. Hızlı ilerleyen glomerülonefrit tanımı altında etiyolojisi, patogenezi ve klinik prezentasyonu farklı olan çok sayıda hastalık yer alır. Bu hastalıklar temel olarak üç alt tip içinde sınıflandırılır: Anti-glomerüler bazal membran antikor hastalığı (tip 1), immün kompleks hastalıkları (tip 2) ve pauci-immün glomerülonefritler (tip 3). Tedavinin temelini yoğun immüsupresif tedavi ve gereken durumlarda bunlara eklenen plazmaferez oluşturur.
Pyelonefrit; genellikle idrar yollarından E. Coli başta olmak üzere bakterilerin böbreğe ulaşmasıyla ve nadiren de kan yoluyla olur.
Akut pyelonefrit (APN) daha çok böbrek parankimini ilgilendiren bakteriyel bir enfeksiyondur. Başlıca semptomları lomber ağrı, ateş, kostovertebral açı hassasiyeti ve piyüridir. Etken genelde gram (-) enterik bakterilerdir. Pyonefroz ise böbrek parankiminin süpüratif destrüksiyonu ile giden ve gram (-) bakterilerin neden olduğu bir hastalıktır. Her 2 hastalık da ürolojik aciller içine girer. Acilen tedavi edilmezlerse öncelikle böbrek parankim kaybına daha sonra sepsis ve ölüme sebep olabilirler. APN 18-40 yaş arası bayanlarda, gebelerde, çocuklarda ve diyabetiklerde daha sık görülürken, pyonefroz daha çok önceden bir ürolojik operasyon geçirenlerde ve üriner sistem taşı olanlarda görülür. APN tanısı klinik bulgular, laboratuar testleri ve urografi tetkikiyle konur. Pyonefroz tanısında ise ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi daha etkilidir. APN büyük oranda medikal olarak tedavi edilebilir, pyonefrozda ise pü cerrahi olarak drene edilmediği sürece antibiyotikler etki etmez. Bu amaçla hastaya ureteral kateter, perkütan nefrostomi veya açık nefrostomi takılması gerekir. Akut dönem sonrası hastaların çoğuna nefrektomi yapılır. Çocukların ve gebelerin APN kliniği erişkinlerden farklı olduğu için bu hastalar daha detaylı değerlendirilmelidirler.
Tubulointertisyel nefritler; genellikle penisilinler başta olmak üzere antibiyotiklere, iç maddesi parasetamol olmayan ‘non-steroid antienflamatuar’ ağrı kesicilere bağlı görülür, daha az sıklıkla da pyelonefrit atakları sonrası ortaya çıkar.